Kız gözlerini kapatarak papazı dinledi.
- The girl, closing her eyes, listened to the pastor.
Kütüphane kapatılıyor.
- The library is closing.
O her şeyi kapatıyor.
- He's closing everything.
O her şeyi kapatıyor.
- She's closing everything.
Tom dükkanı kapatıyor.
- Tom is closing the store.
Kapıları kapattıktan sonra, uyumaya gittim.
- After closing all the doors, I went to bed.
Gözlerini kapamak senin daha iyi düşünmene yardımcı olur.
- Closing your eyes helps you think better.
Tasarruf hesabımı kapatmayı düşünüyorum.
- I am thinking of closing my savings account.
Sekmelerinizden bazılarını kapatmayı deneyin.
- Try closing some of your tabs.
Tom kapanma saatinden önce bankaya üç bin dolar yatırdı.
- Tom deposited three thousand dollars in the bank just before closing time.
Protestocular tıp merkezini kapanmaktan kurtarmak için son bir gayretle yürüdüler.
- Protestors rallied in a last-ditch effort to save the medical centre from closing down.
Pencereyi kapatır mısın?
- Would you mind closing the window?
Tom kapanma saatinden önce bankaya üç bin dolar yatırdı.
- Tom deposited three thousand dollars in the bank just before closing time.
Okulun kapanışı yoğun kar nedeniyle oldu.
- The closing of school was due to the heavy snow.
İlk dönemin kapanış töreni bu cuma yapılacaktır.
- The first term closing ceremony will be held this Friday.
Pencereleri kapamak zorundayız.
- We have to close the windows.
En yakın eczane nerede?
- Where's the closest drug store?
En yakın tren istasyonu nerede?
- Where is the closest train station?
Sadece gözlerini kapatmak zorundasın.
- You have only to close your eyes.
Pencereleri kapatmak zorundayım.
- I have to close the windows.
Et genellikle sadece kapanış saatinden önce iskonto alır.
- Meat often gets discounted just before closing time.
Neredeyse kapanış saati.
- It's nearly closing time.
Bilimciler dünya'nın tarihi boyunca, sıcaklık ve havadaki CO2 seviyelerinin yakından bağlantılı olduğunu öğrendiler.
- Scientists have learned that, throughout Earth's history, temperature and CO2 levels in the air are closely tied.
Olaylar yakından bağlantılı idi.
- The events were closely linked.
Tom, daha yakından bakmak için eğildi.
- Tom leaned down for a closer look.
Tom, ona daha yakından baktı.
- Tom took a closer look at it.
Otel kış boyunca kapalı kalır.
- The hotel remains closed during the winter.
Gözleri kapalı müzik dinledi.
- He listened to the music with his eyes closed.
Seçim sonucunun yakın olacağı herkes tarafından biliniyordu.
- It was clear to everyone that the vote would be close.
Bir sonraki duyuruya kadar mağaza kapalı.
- The store is closed until further notice.
O resmi daha iyi görmek için, biraz yaklaşmak istiyorum.
- In order to see that picture better, I want to get a little closer.
Tom'un ağız kokusu var ve arkadaşları ona çok yaklaşmak için isteksiz.
- Tom has halitosis and his friends are reluctant to get too close to him.
O sinekkaydı bir tıraştı.
- That was a close shave.
Kapılar kapatılmıştı.
- The doors were closed.
Havaalanı çevresindeki hava sahası geçici olarak kapatılmıştı.
- The airspace around the airport was closed temporarily.
O kuralları dikkatlice takip etmek istiyor.
- He wants to keep a close eye on the rules.
O, ön kapıyı dikkatlice kapattı.
- He closed carefully the front door.
Tom nihayet eşcinsel olduğunu itiraf ettiğinde herkes zaten onun eşcinsel olduğunu biliyordu.
- When Tom finally decided to come out of the closet, everyone already knew that he was gay.
Bütün pencerelerin kapalı olması nedeniyle o oda çok havasızdı.
- It was very stuffy in that room with all the windows closed.
Bazı demir yolları kapanmak zorunda kaldı.
- Some railroads had to close down.
Saatler içinde, diğer bankaların çoğu kapanmak zorundaydı.
- Within hours, many of the other banks had to close.
Onlarla ne kadar samimisiniz?
- How close are you to them?
Çok az sayıda samimi arkadaşı var.
- She has very few close friends.
Kapıyı kapatın, lütfen.
- Close the door, please.
Ne zaman kapatıyorsunuz?
- What time do you close?
O onu biraz daha yakına çekti.
- He pulled her a little closer.
O gittikçe daha yakına taşındı.
- It moved closer and closer.
Seçim sonuçları son derece yakın.
- The election results were extremely close.
Tom gözlerini sık biçimde kapattı ve acıya dayandı.
- Tom closed his eyes tightly and endured the pain.
Tom gözlerini sıkıca kapattı.
- Tom closed his eyes tightly.
Leyla gerçekten dogmatik ve dar görüşlü bir kişidir.
- Layla is a really dogmatic and close-minded person.
Leyla dar görüşlü, kibirli bir kişidir.
- Layla is a close-minded arrogant person.
O, onun arkasından kapıyı sıkıca kapattı.
- She closed the door tightly behind her.
Tom'un ailesi sıkı fıkı ve sevgi doludur.
- Tom's family is close-knit and loving.
Tom'un ailesi sıkı fıkı ve sevgi doludur.
- Tom's family is close-knit and loving.
The closing of the curtains.
There is nothinge so close, that shall not be openned, and nothinge so hyd that shall not be knowen.
Jim was listening to headphones with his eyes closed.
law Of a corporation or other business entity, closely held.
He has closed the last two games for his team.
Is your house close?.
The runner in second place is closing the gap on the leader.
We owe them our thanks for bringing the project to a successful close.
close the session.
... specifics and choices. Both candidates will also have two-minute closing statements. ...
... and companies that are creating jobs here in the United States, or ' or closing our ...