O, uçurumun kenarında durdu.
- He stood on the edge of the cliff.
Araştırma ekibi onu uçurumun dibinde uzanırken buldu.
- The search party found him lying at the foot of a cliff.
Dikey kayalıklardan uzak durun! o bağırdı.
- Keep away from the vertical cliff! she shouted.
Oğlu kayalıkların üstüne düştü.
- His son fell over the cliff.
Eski ev bir falez üzerinde bulunuyor.
- The old house stands on a cliff.
After 9/11, many feared that Baby Boomers would follow President Bush off a cliff.