Sonunda diğer kedi yavrusunu seçti.
- In the end she chose another kitten.
Annem bu perdeyi seçti.
- Mother chose this curtain.
Ben sorunu görmezden gelmeyi seçtim.
- I chose to ignore the problem.
Seçtiğim şeyin beni ilgilendirmediğini anladım.
- I realized that what I had chosen didn't really interest me.
Değiştirebileceğimiz bazı şeyler vardır fakat seçeceğimiz değil.
- There are some things we could've change, but we chose not to.
O, sözlerini dikkatle seçmek zorunda kaldı.
- She had to choose her words carefully.
Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.
- Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children.
Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.
- Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children.
İstediğinizi seçebilirsiniz.
- You may choose what you like.
Arkadaşlarını çok dikkatli seçmelisin.
- You should choose your friends very carefully.
Arkadaşlarını kendi istekleriyle seçmek istiyorlar.
- They want to choose their mates by their own will.
İş için kimi seçeceğine karar vermek sana kalmış.
- It rests with you to decide whom to choose for the job.
Çeviri için teşekkürler. Ama başka bir bayrak seçiniz!
- Thanks for the translation. But please choose another flag!
I chose a nice, ripe apple from the bowl.
I need to pick out a Purim costume.
- I need to choose a costume for Purim.
He was chosen as president in 1990.
I need to pick out a Purim costume.
- I need to choose a costume for Purim.
... and why you chose to write it? ...
... years, until about a decade ago, baseball teams chose their players by hiring scouts. ...