Oğlan kızın çenesini okşadı ve yanağından öptü.
- The boy caressed the girl's chin and kissed her cheek.
Çenesindeki komik büyüme nedir?
- What is that funny growth on Mary's chin?
John o kadar telaşlıydı ki konuşmaya vakti yoktu.
- John was in such a hurry that he had no time for talking.
Ben insanların önünde konuşmayı sevmiyorum.
- I don't like talking in front of people.
Ne hakkında konuşuyorsun?
- What're you talking about?
Başkalarını rahatsız ettiklerini öğrendiklerinde yüksek sesle konuşuyorlardı..
- They are talking loudly when they know they are disturbing others.
Mary ile konuşan adam Tom'dur.
- The man Mary is talking with is Tom.
Tom'la konuşan kız Mary'dir.
- The girl who's talking with Tom is Mary.
Ne hakkında konuşuyorsun?
- What're you talking about?
Kiminle konuşuyordun?
- Who were you talking with?
Yolculuğu hakkında onunla konuşarak iyi vakit geçirdi.
- She had a good time talking with him about his trip.
Arkadaşlarımızla konuşarak akşamı geçirdik.
- We passed the evening away talking with our friends.
Çinceyi iyi konuşmak zordur.
- It is difficult to speak Chinese well.
Benim hayalim, akıcı bir şekilde Çince konuşmak.
- My dream is to speak Chinese fluently.
The Chinese government issued a white paper entitled Diaoyu Islands are China's inherent territory on the 25th.
- The Chinese government released on 25th Diaoyu Islands are China's inherent territory White Paper.
I'm already able to write Chinese characters.
- I am already able to write Chinese characters.