Biz çay üzerine sohbet ediyorduk.
- We were chatting over tea.
Tom'un sohbet ettiği kız bayıldı.
- The girl Tom was chatting with fainted.
Tom'un sohbet odalarında gerçek ismini vermeyecek kadar aklı var.
- Tom knows better than to give his real name in chat rooms.
Biz çay üzerine sohbet ediyorduk.
- We were chatting over tea.
Hadi, sobanın etrafında oturalım ve muhabbet edelim.
- Let's sit around the stove and have a chat.
Tom'la muhabbet etmeye gidelim.
- Let's go have a chat with Tom.
Biliyorsun, geçen gün sokakta onunla karşılaştık, biz konuşmak için durduk.
- You know, I came across him in the street the other day, we stopped to chat.
Seninle konuşmak güzeldi.
- It was really nice chatting with you.
Bill ve John sohbet etmek için ayda bir kez bir araya gelmekten hoşlanıyorlar.
- Bill and John like to get together once a month to chat.
O benimle sohbet etmektense Tatoeba'daki cümleleri tercüme etmeyi tercih ediyor.
- She would sooner translate sentences on Tatoeba than chat with me.
Biliyorsun, geçen gün sokakta onunla karşılaştık, biz konuşmak için durduk.
- You know, I came across him in the street the other day, we stopped to chat.
Konuşmak yerine çalışın!
- Work instead of chatting!
Biz akşam yemeğinden sonra şarkı söyledik, dansettik ve sohbet ettik.
- We sang, danced and chatted after dinner.
Bir fincan kahve içerken sohbet ettik.
- We had a chat over a cup of coffee.
Do you want to chat online later?.