chance, fortune

listen to the pronunciation of chance, fortune
Английский Язык - Турецкий язык

Определение chance, fortune в Английский Язык Турецкий язык словарь

hap
şans

Araba çocuğa çarptığında şans eseri karşılaştım. - I happened along when the car hit the boy.

Evlilikte mutluluk tamamen şans işi. - Happiness in marriage is entirely a matter of chance.

hap
{f} olmak

Tom insanın içine işleyen bir şey olmak üzere olduğu hissini atlatamadı. - Tom couldn't shake the feeling that something profound was about to happen.

Tom uzun süre uzaklarda bulunduktan sonra evde olmaktan mutluydu. - Tom was happy to be home after being away for so long.

hap
tesadüf

Tesadüfen onu otobüste gördüm. - It happened that I saw her on the bus.

Tesadüfen arkadaşımın uzakta yürüdüğünü gördüm. - It happened that I saw my friend walking in the distance.

hap
rastlantı
hap
{f} rastgelmek
hap
{f} rastlamak
hap
{f} tesadüf etmek
hap
baht
hap
{f} meydana gelmek

O, meydana gelmek zorunda değildi. - That didn't have to happen.

Английский Язык - Английский Язык
hap
chance, fortune
Избранное