cezasını

listen to the pronunciation of cezasını
Турецкий язык - Английский Язык
time serving
ceza
punishment

Tom certainly didn't deserve the punishment he received. - Tom aldığı cezayı kesinlikle hak etmedi.

Raskolnikov is the protagonist of the book of Crime and Punishment written by Dostoevsky. - Raskolnikov, Dostoyevski tarafından yazılan Suç ve Ceza isimli kitabının baş kahramanıdır.

ceza
penalty

We must abolish the death penalty. - Ölüm cezasını iptal etmeliyiz.

The man is liable to the death penalty. - Adam ölüm cezasına karşı duyarlı.

cezasını vermek
smite
cezasını çekmek
suffer
cezasını affetme
indemnity
cezasını bulmak
to get one's just deserts
cezasını bulmak
to get one's deserts
cezasını hafifletmek
to let off
cezasını vermek
recompense
cezasını çekme
expiation
cezasını çekmek
1. to suffer (for a deed), get one's just deserts. 2. to serve one's prison sentence
cezasını çekmek
pay the penalty of
cezasını çekmek
expiate
cezasını çekmek
get one's deserts
cezasını çekmek
complete one's sentence
cezasını çekmek
bear the penalty of
cezasını çekmek
a) to suffer for, to pay the penalty b) to serve a sentence
ceza
criminal

In Singapore, one way to punish a criminal is to whip him or her. - Singapur'da bir suçluyu cezalandırmanın bir yolu onu ya da onu kırbaçlamaktır.

He is an authority on criminal law. - Ceza hukukunda bir otoritedir.

ceza
{i} pain

Cézanne knew how to paint nature in a new way. - Cézanne doğanın yeni bir biçimde nasıl resmedileceğini biliyordu.

ceza
{i} infliction
ceza
forfeiture
ceza
{i} imposition
ceza
{i} forfeit
ceza
recompense
ceza
sentencing

But that doesn't affect the sentencing. - Fakat o, cezayı etkilemez.

ceza
payoff
ceza
scourge
ceza
penance
ceza
(Ticaret) charge

Tom now faces criminal charges. - Tom artık cezai kovuşturmayla yüz yüze.

Tom was charged with first degree assault and sentenced to 15 years in prison. - Tom birinci derecen saldırı ile suçlandı ve 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

ceza
(Kanun) abandum
ceza
sconce
ceza
sanction
ceza
discipline

He was disciplined for his wrongdoing. - O kabahati için cezalandırıldı.

ceza
correction
ceza
chastisement
ceza
fine

Tom had to pay a fine for jaywalking. - Tom yaya geçidinden geçmediği için ceza ödemek zorunda kaldı.

Tom had no choice but to pay the fine. - Tom'un cezayı ödemekten başka hiçbir seçeneği yoktu.

ceza
punishments

Terrible punishments were promised her. - Ona korkunç cezalar söz verildi.

akılsız başın cezasını/ zahmetini ayak çeker
(Atasözü) 1. If you don't use your head your feet do the work. 2. If the leader uses bad judgment his followers suffer
aptallığının cezasını çekmek
to get one's fingers burnt, to burn one's fingers
ceza
1.punishment; penalty
ceza
law fine
ceza
punishment; penalty; fine
ceza
(oxford üniv.) sconce
ceza
(Hukuk) penalty, punishment
ceza
penal

Tom believes that the death penalty should be abolished. - Tom ölüm cezasının kaldırılması gerektiğine inanıyor.

We must abolish the death penalty. - Ölüm cezasını iptal etmeliyiz.

ceza
sports penalty
ceza
(okul) imposition
ceza
law sentence, punishment
ceza
punitive

We award punitive damages in the amount of two million dollars. - İki milyon dolarlık ceza tazminatı ödüyoruz.

ceza
retribution
ceza
conclusion
ceza
oppression
ceza
apodosis
hapis cezasını çekmek
serve a sentence
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение cezasını в Турецкий язык Турецкий язык словарь

CEZA
(Osmanlı Dönemi) Karşılık, mukabil, ivaz. Cürüm veya günâh işleyenlere verilen azab
CEZA
(Osmanlı Dönemi) Gr: Şart cümlelerinde ikinci kısım. Bak: Şart
Ceza
(Osmanlı Dönemi) İHTİSAB
Ceza
(Osmanlı Dönemi) UKBA
Ceza
(Hukuk) UKUBET
ceza
Suç işleyen bir kimsenin yaşantısına, özgürlüğüne, mallarına, onuruna karşı devletin koyduğu sınırlama
ceza
(Osmanlı Dönemi) hüzünle, ümitsizlikle ağlayıp sızlanmak
ceza
Suç işleyen bir kimsenin yaşantısına, özgürlüğüne, mallarına, onuruna karşı devletin koyduğu sınırlama: "... kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz."- Anayasa
ceza
Uygun görülmeyen tepki ve davranışları önlemek için üzüntü, sıkıntı, acı veren uygulama
cezâ
(Osmanlı Dönemi) karşılık, mukâbil
cezasını
Избранное