You ought to answer for what you have done.
- Yaptıkların için cevap vermelisin.
I'll answer for this man's honesty.
- Ben bu adamın dürüstlüğü için cevap vereceğim.
She didn't reply to my letter.
- O, mektubuma cevap vermedi.
I'm sorry that I didn't reply sooner.
- Daha kısa sürede cevap vermediğim için üzgünüm.
I called his office again and again, but no one answered.
- Onun bürosunu tekrar tekrar aradım fakat kimse cevap vermedi.
I'm Japanese, the boy answered.
- Çocuk cevap verdi: Ben Japonum.
He'll answer your letter soon.
- Yakında mektubuna cevap verecek.
If the telephone rings, can you answer it?
- Eğer telefon çalarsa cevap verebilir misin?