I'll answer for this man's honesty.
- Ben bu adamın dürüstlüğü için cevap vereceğim.
Tom has a lot to answer for.
- Tom cevap vermek için çok şeye sahip.
He didn't reply to my letter.
- O, mektubuma cevap vermedi.
I can't reply your message immediately, for I can't type fast.
- Hızlı yazamadığım için mesajına hemen cevap veremiyorum.
I called his office again and again, but no one answered.
- Onun bürosunu tekrar tekrar aradım fakat kimse cevap vermedi.
Ask only questions that can be answered with yes or no.
- Sadece evet ya da hayır ile cevap verilebilen sorular sorun.
The quality of higher education must answer to the highest international standards.
- Daha yüksek eğitim kalitesi, en yüksek uluslararası standartlara cevap vermelidir.
Larry Ewing doesn't answer me.
- Larry Ewing bana cevap vermiyor.