cep

listen to the pronunciation of cep
Английский Язык - Турецкий язык
(Askeri) kablo giriş paneli; dairevi hata ihtimali; Orta Avrupa Boru Hattı (cable entrance panel; circular error probable)
cep ağzı
(Tekstil) pocket opening
cep encryption
(Bilgisayar) cep şifreleme
Турецкий язык - Турецкий язык
Trafiği kolaylaştırmak için yaya kaldırımlarında veya yollarda yapılan cep biçimindeki taşıt yanaşma yeri
Savaş alanının bir yerinde düşmanın geriletilmesiyle ortaya çıkan taktik duru
Savaş alanının bir yerinde düşmanın geriletilmesiyle ortaya çıkan taktik durum, çökertme
Genellikle bir şey koymaya yarayan, giysinin belli bir yeri açılarak içine yerleştirilen astardan yapılmış torba veya giysinin üzerine konulan parça: "Ellerin ceplerinde, kapıdan kapıya gidip geliyor."- M. Ş. Esendal
Cep telefonu
Genellikle bir şey koymaya yarayan, giysinin belli bir yeri açılarak içine yerleştirilen astardan yapılmış torba veya giysinin üzerine konulan parça
Trafiği kolaylaştırmak için yaya kaldırımlarında veya yollarda yapılan taşıt yanaşma yeri
Belirtisiz isim tamlaması yapısında, tamlayan görevinde "cebe sığabilecek boyda" anlamını verir
Sahne ile seyircinin yakın ilişkide olduğu ve az sayıda kiş alan tiyatrolara verilen ad
çökertme
cep defteri
Cebe sığabilecek büyüklükteki defter
cep feneri
Pille çalışan ve cepte taşınan küçük fener
cep harçlığı
Bir kimseye ufak tefek gündelik harcamaları karşılaması için verilen para
cep kitabı
Cepte taşınacak, cebe girecek biçimde küçük kitap
cep saati
Cepte taşınan saat
cep sözlüğü
Cepte taşınabilecek ve günlük ihtiyaca hemen cevap verebilecek küçük sözlük
cep takvimi
Cepte taşınabilecek küçük boy takvim
cep telefonu
Cebe sığabilecek küçüklükte olan, taşınabilir, kablosuz telefon
cep televizyonu
Çok küçük boyutta veya cebe sığabilecek küçüklükteki televizyon
Cep telefonu
el telefonu
cep
Palto, pardösü, ceket gibi giysilerin iki ön parçasına açılan cep
yalancı cep
Gizli cep
Турецкий язык - Английский Язык
pocket

He was standing with his hands in his pockets. - O, elleri ceplerinde duruyordu.

He warmed himself with a pocket heater. - O bir cep ısıtıcısı ile kendini ısıttı.

lay-by
(Askeri) reentrant
(Bilgisayar) mobile

Do you have a mobile phone? - Cep telefonunuz var mı?

His mobile phone produced radio emissions that interfered with other phones. - Onun cep telefonu, diğer telefonları engelleyen radyo emisyonu üretti.

passing
waiting by
(Bilgisayar) mob

His mobile phone produced radio emissions that interfered with other phones. - Onun cep telefonu, diğer telefonları engelleyen radyo emisyonu üretti.

You should turn off the mobile phone. - Cep telefonunu kapatmalısın.

cell

I got a new cellphone. - Yeni bir cep telefonu aldım.

Tom forgot where he put his cell phone. - Tom cep telefonunu nereye koyduğunu unuttu.

cubby
turnout, Brit. lay-by
pocket; lay-by, rest stop
vest pocket
lay by
pouch
cep harçlığı
pocket money

Don't waste your pocket money. - Cep harçlığınızı boşa harcamayın.

I've already spent all my pocket money for this month. - Bu ay tüm cep harçlığımı zaten harcadım.

cep telefonu
cellular phone

I want a cellular phone. - Bir cep telefonu istiyorum.

This cellular phone is really expensive. - Bu cep telefonu gerçekten pahalı.

cep bellek
(Bilgisayar) cache memory
cep denizaltısı
(Askeri) midget
cep feneri
flash lamp
cep harçlığı
allowance

Don't waste your allowance on useless things. - Cep harçlığını yararsız şeylere harcama.

cep harçlığı
(Ticaret) stipend
cep harçlığı
pin money
cep kapağı
flap
cep kapağı
(Tekstil) pocket flap
cep kapağı
(Tekstil) pocket-flap
cep kenar şeridi
(Tekstil) pocket welt
cep kılavuzu
(Bilgisayar) booklet
cep kılavuzu
(Bilgisayar) pocket guide booklet
cep saati
half-hunter
cep saati
watch
cep tel
mobile

His mobile phone produced radio emissions that interfered with other phones. - Onun cep telefonu, diğer telefonları engelleyen radyo emisyonu üretti.

This type of mobile phone sells well. - Bu tür cep telefonu iyi satar.

cep telefonu
pocket telephone
cep telefonu
(Argo) cellie
cep telefonu
cellphone

Do you have a cellphone? - Cep telefonunuz var mı?

I got a new cellphone. - Yeni bir cep telefonu aldım.

cep telefonu
cellular

This cellular phone is really expensive. - Bu cep telefonu gerçekten pahalı.

I want a cellular phone. - Bir cep telefonu istiyorum.

cep telefonu
mobile

His mobile phone produced radio emissions that interfered with other phones. - Onun cep telefonu, diğer telefonları engelleyen radyo emisyonu üretti.

You should turn off the mobile phone. - Cep telefonunu kapatmalısın.

cep telefonu numarası
(Bilgisayar) mobile number
cep torbası
(Tekstil) cep torbasi
cep ışıklığı
(Aydınlatma) flashlight
cep ışıklığı
(Aydınlatma) torch
cep telefonu
Cell (phone), mobile (phone)
cep telefonu
Cell phone

You should turn off your cell phone. - Cep telefonunu kapatmalısın.

Tom forgot where he put his cell phone. - Tom cep telefonunu nereye koyduğunu unuttu.

cep astarı
slang wallet
cep ağzı
(Tekstil) pocket mouth
cep baskısı
pocket edition
cep bilgisayarı
(Bilgisayar) pocket pc
cep bilgisayarı
pocket computer
cep defteri
pocket notebook, pocketbook
cep defteri
pocket notebook
cep defteri
pocket book
cep dikişi
(Tekstil) seam pocket
cep dozimetresi
(Çevre) pocket dosimeter
cep dozimetresi
pocket chamber
cep dozimetresi
pocket exposure meter
cep dozölçeri
pocket dosemeter
cep feneri
flashlight, flash lamp, torch
cep feneri
torch
cep feneri
flash

Tom clicked on his flashlight. - Tom cep fenerini açtı.

Tom took out his flashlight and turned it on. - Tom cep fenerini çıkardı ve onu açtı.

cep feneri
pocket lamp
cep feneri flashlight, Brit
torch
cep fotoğraf makinesi
vest pocket camera
cep göstergesi
pocket meter
cep harçlığı
(kadın) pin money
cep harçlığı
pocket money, allowance
cep hesap makinesi
pocket calculator
cep karşılıkları
(Tekstil) pocket facings
cep kitabı
pocket book
cep klasörü
pocket folder
cep kruvazörü
pocket battleship
cep lambası
pocket lamp
cep mendili
(Tekstil) pocket handkerchief
cep nivosu
(Askeri,Teknik) hand level
cep numaran
your mobile number
cep numaranız
your mobile number
cep panel
pocket panel
cep penetrometresi
(İnşaat) pocket penetrometer
cep penetrometresi
(Jeoloji) packet penetrometer
cep pilesi
(Tekstil) pocket pleat
cep radyosu
pocket radio
cep saati
pocket watch
cep saati
turnip
cep sözlüğü satın almak istiyorum
I would like to buy a pocket dictionary
cep tarağı
pocket comb
cep tarağı
pocketcomb
cep telefonu aksamı
(Otomotiv) cellular phone components
cep telefonu orta tuşu
softkey
cep telefonu tali sistemi
(Otomotiv) cellular phone subsystem
cep tipi
pocket size
cep tipi
pocket sized
cep tipi beton penetrometresi
(İnşaat) pocket penetrometer
cep yol
turn-out lane
cep zırhlısı
pocket battleship
cep şifreleme
(Bilgisayar) cep encryption
cep şişesi
hip flask
düz cep
(Tekstil) flat pocket
ön cep
(Tekstil) front pocket
cep feneri
flashlight

Tom took out his flashlight and turned it on. - Tom cep fenerini çıkardı ve onu açtı.

Tom clicked on his flashlight. - Tom cep fenerini açtı.

cep telefonu
cellular phone/telephone
cep telefonu
cellular phones
gizli cep
secret pocket
arka cep
hip pocket
arka cep
back pocket
cepler
pockets

He put his hands in his pockets. - O ellerini ceplerine koydu.

I shoved my hands into my pockets. - Ellerimi ceplerime koydum.

file cep
net pocket
havai fişek; cep feneri, flaş, ani parıldama
(Askeri) flare patterns; flash
cep
tailor . inside pocket
cep
(Tekstil) inside pocket
küçük cep
(Tekstil) small pocket
sahte cep
(Tekstil) fake pocket
verev cep
(Tekstil) broad pocket
çalar cep saati
repeating watch
çalar cep saati
repeater
cep
Избранное