cause to be brought

listen to the pronunciation of cause to be brought
Английский Язык - Турецкий язык
getirtmek
let
izin vermek

Biraz temiz havanın girmesine izin vermek için pencereyi açtım. - I opened the window to let in some fresh air.

Onların geçmesine izin vermek için kenarda durdum. - I stood aside to let them pass.

let
{i} engel

Bunun çalışmalarınıza engel olmasına izin vermeyin. - Don't let this interfere with your studies.

Sporun çalışmalarınıza engel olmasına izin vermeyin. - Don't let sports interfere with your studies.

cause to be
neden olmak
let
koyvermek
let
gevşetmek
cause to be
neden ol
let
-malı
let
bırakmak

Onu sıkıca tuttu ve hiç bırakmak istemedi. - She held him tightly and never wanted to let go.

Tom Mary'nin elini bırakmak istemedi. - Tom never wanted to let go of Mary's hand.

let
İİ.(to/out ile) kiralamak
let
{f} dirmek
let
(İnşaat) müsade etmek
let
{f} kiraya verilmek
let
ii
let
kinglet kralcık
let
{f} vermek

Tom Mary'nin gitmesine izin vermek istemiyor. - Tom doesn't want to let Mary go.

Tom Mary'nin onu öpmesine izin vermek niyetinde değildi. - Tom didn't intend to let Mary kiss him.

let
(fiil) bırakmak, izin vermek, meydan vermek, ses çıkarmamak, kiraya vermek, vermek, ihale etmek, kiraya verilmek, dirmek, dürmek
let
in ile geçmesine
let
eski

Eski aşk mektuplarını şevkatle gösterdi. - She cherished his old love letters.

Bir sürü eski mektup attı. - He threw away a bunch of old letters.

let
gitmesine veya gelmesine müsaade etmek
let
{f} ihale etmek
let
bırak olsun
let
(isim) kiraya verme, kiraya verilmiş mülk, let, teniste yeniden servis atma nedeni, engel
Английский Язык - Английский Язык
let
cause to be brought

    Турецкое произношение

    kôz tı bi brôt

    Произношение

    /ˈkôz tə bē ˈbrôt/ /ˈkɔːz tə biː ˈbrɔːt/
Избранное