Larry is finally caught up on his work.
Tom'a yetişmek için koşmak zorunda kaldım.
- I had to run to catch up with Tom.
O, diğer üyelere yetişmek için çok hızlı koştu.
- She ran very fast to catch up with the other members.
Sıkı çalışıp sınıfındaki herkesi yakalamak zorunda.
- She has to study hard and catch up with everybody in her class.
Tom komadan çıktıktan sonra diğer öğrencilerin seviyesini yakalayamadı.
- Tom couldn't catch up with the other students after he came out of his coma.
Sıkı çalışıp sınıfındaki herkesi yakalamak zorunda.
- She has to study hard and catch up with everybody in her class.
Tabii ki yakalamak istiyorum!
- Of course I want to catch up!
Tom'a yetişmek için koşmak zorunda kaldım.
- I had to run to catch up with Tom.
Daha sonra size yetişirim.
- I'll catch up with you later.
... Now the rest of the world has caught up -- or is catching up. ...