O, diğer üyelere yetişmek için çok hızlı koştu.
- She ran very fast to catch up with the other members.
Sally iki haftadır okulda yok, bu yüzden sınıfa yetişmek için çok sıkı çalışmak zorunda.
- Sally was absent from school for two weeks, so she has to work hard to catch up with her class.
Tom'u yakalamaya çalışmalıyım.
- I should try to catch up with Tom.
Tom komadan çıktıktan sonra diğer öğrencilerin seviyesini yakalayamadı.
- Tom couldn't catch up with the other students after he came out of his coma.
Tabii ki yakalamak istiyorum!
- Of course I want to catch up!
Kayıp zamanı yakalamak zorundayız.
- I have to catch up the lost time.
Tom'a yetişmek için koşmak zorunda kaldım.
- I had to run to catch up with Tom.
Sen ilerle ve ben sana daha sonra yetişirim.
- You walk on and I will catch up with you later.
... Much of the growth comes from convergence. It comes from catching up and after you ...
... Now the rest of the world has caught up -- or is catching up. ...