Bilgisayarların hiçbiri yanmış bir kartla çalışmaya devam edemez.
- None of the computers can continue to run with a burnt card.
Merhaba, benim bir rezervasyonum var, adım Kaori Yoshikawa. İşte onay kartı.
- Hello, I have a reservation, my name is Kaori Yoshikawa. Here is the confirmation card.
Tom bir anneler günü tebrik kartını annesine göndermeyi neredeyse asla unutmaz.
- Tom almost never forgets to send his mother a Mother's Day greeting card.
Tom konferans odasına girdi, belgelerle dolu büyük bir karton kutu taşıyordu.
- Tom entered the conference room, carrying a large cardboard box full of documents.
Onların işi yünü taramak.
- Their job is to card the wool.
Tom Mary'ye kartvizitini verdi.
- Tom gave Mary his business card.
Tom Mary'nin ona verdiği kartvizite baktı.
- Tom looked at the business card Mary gave him.
Kartpostal oynamak bir hobidir.
- Playing cards is a pastime.
Kartpostal için çok teşekkür ederim.
- Thank you very much for the post card!
Eğer iskambil kağıdımız yoksa poker oynayamayız.
- We can't play poker if we don't have any cards.
Karton kutular kolayca yırtılırlar.
- Cardboard boxes rip easily.
Tom karton kutuya uzandı ve bir fotoğraf albümü çıkardı.
- Tom reached into the cardboard box and pulled out a photo album.
As pilot well expert in perilous waue, / Vpon his card and compas firmes his eye .
He played cards with his friends.
They have to card anybody who looks 21 or younger.
He needed to replace the card his computer used to connect to the internet.
He accused them of playing the race card.
What’s on the card for tonight?.