Büyük olasılıkla benimle birlikte kamp yapmaya gitmek istemezsin. Yanılıyorsun. Aslında, onu çok fazla sevdiğimi düşünüyorum.
- You probably wouldn't like going camping with me. You're wrong. In fact, I think I'd like that very much.
Tom tek başına kamp yapmaya gitmenin eğlenceli olmayacağına karar verdi.
- Tom decided that it wouldn't be much fun to go camping alone.
Babam kamp yapmaya gitmemizi önerdi.
- My father suggested that we should go camping.
Tom tek başına kamp yapmaya gitmenin eğlenceli olmayacağına karar verdi.
- Tom decided that it wouldn't be much fun to go camping alone.
Babam bizim kampa gitmemizi önerdi.
- My father suggested that we go camping.
Tom'a diğer çocuklarla birlikte kampa gitmesine izin verilecek mi?
- Will Tom be allowed to go camping with the other children?
Nehrin yakınında kamp yapmak iyi bir fikir değildir.
- Camping so near the river isn't a good idea.
Su olmayan bir yerde kamp yapmak imkansızdır.
- Camping is impossible where there is no water.
Burası kamp kurmak için iyi bir yerdir.
- This is a good place to camp.
Bu, kamp kurmak için iyi bir yere benziyor.
- This looks like a good spot to set up camp.
Beni ilkel bir ormanda yalnız bırakarak kampa geri döndün.
- You went back to the camp leaving me alone in the primeval forest.
Ben ailemle birlikte kampa gittim.
- I went camping with my family.
Tatil boyunca orada kamp yaptık.
- We camped there over the holiday.
Tom tek başına kamp yapmaya gitmenin eğlenceli olmayacağına karar verdi.
- Tom decided that it wouldn't be much fun to go camping alone.
Ben terk edilmiş bir köyün kalıntıları yanında kamp kurdum.
- I camped near the ruins of an abandoned village.
Biz kalacak bir yer bulamazsak dışarıda kamp kurmak zorunda kalacağız.
- We'll have to camp out if we can't find a place to stay.
Konaklamak için yeterli yerleri yok.
- They don't have enough room to camp.
Don't camp up your performance of Malvolio in Twelfth Night this time.
We're planning to camp in the field until Sunday.
Go and camp the flag for the win.