Diğer bir deyişle, o bir inanç adamı.
- In other words, he is a man of faith.
İnanç her şeyi mümkün kılar....aşk her şeyi kolaylaştırır.
- Faith makes all things possible.... love makes all things easy.
O, benim paramı çalmaz, ona güvenim var.
- He will not steal my money; I have faith in him.
İnsanlar bankalara güvenini kaybettiler.
- People lost faith in banks.
Bir dua, iman olmadan işe yaramaz.
- A prayer without faith is useless.
Allah'a imanın varsa, tüm beş duyunu kontrol edip huzurlu bir uzun yaşam sürebilirsin.
- If you have faith in God,You can control all five senses and live a peaceful longlife
Köpeklerin vefakarlığı bizi etkiler.
- Dogs' faithfulness impresses us.
Benden başka bütün üyelerin onun söylediğine inancı vardı.
- All the members but me have faith in what he says.
Tom kesinlikle Mary'nin sadık olduğuna inanıyor.
- Tom certainly believes Mary is faithful.
Dinsel inancımı yitirdim.
- I've lost my religious faith.
O, dinozorun sadık minyatürüne baktı.
- He stared at the faithful miniature of the dinosaur.
Sözüne sadık olmalısın.
- You must be faithful to your word.