O mezarda kimin gömülü olduğunu merak ediyorum.
- I wonder who's buried in that tomb.
Onun, bütün o karın altında gömülü olduğunu duyuyorum.
- I hear it's buried under all that snow.
Onun görevi ölü hayvanları gömmektir.
- Their job is to bury dead animals.
Köpek, kemiğini bahçeye gömmekle meşguldü.
- The dog was busy burying his bone in the garden.
Onların Park caddesindeki bir evin bodrumunda gömülmüş bir iskelet bulduklarını duydum.
- I heard they found a skeleton buried in the basement of a house on Park Street.
Akrotiri, volkanik kül altına gömülmüş bir Bronz çağı yerleşimidir.
- Akrotiri is a Bronze age settlement that was buried under volcanic ash.
Öldüğümde onun yanına gömülmek istiyorum.
- When I die, I want to be buried next to her.
Tom burada gömülmek istediğini söylüyor.
- Tom says that he wants to be buried here.
Parasını kuma gömüyor.
- She's burying her money in the sand.
Köpekler genellikle kemikleri gömerler.
- Dogs often bury bones.
Onlar onu mezarına gömdüler.
- They buried him in his grave.
Buraya altın barlarını kim gömdü.
- Who buried the gold bars here?
Köpek, kemiğini bahçeye gömmekle meşguldü.
- The dog was busy burying his bone in the garden.
Parasını kuma gömüyor.
- She's burying her money in the sand.
Köpek, kemiğini bahçeye gömmekle meşguldü.
- The dog was busy burying his bone in the garden.
Indisputable, though very dim to modern vision, rests on its hill-slope that same Bury, Stow, or Town of St. Edmund; already a considerable place, not without traffic.