That's a depressing story.
- O bunaltıcı bir hikaye.
This place is so depressing.
- Bu yer çok bunaltıcı.
It was sweltering inside.
- İçeride hava bunaltıcıydı.
Tom can't stand the hot and muggy summers here, so he heads for the mountains.
- Tom buradaki sıcak ve bunaltıcı yazlara dayanamıyor bu yüzden dağlara gidiyor.
Last night was very hot and muggy and I didn't sleep very well.
- Dün gece çok sıcak ve bunaltıcıydı ve çok iyi uyumadım.