The discovery of electricity gave birth to an innumerable number of inventions.
- Elektriğin keşfi sayısız buluş icat etmiştir.
Most scientific breakthroughs are nothing else than the discovery of the obvious.
- Bilimsel buluşların çoğu bilinenin keşfinden başka bir şey değildir.
The computer is a recent invention.
- Bilgisayar yeni bir buluştur.
We have a good opinion of your invention.
- Buluşunuzu önemsiyoruz.
The coffee has got to be as hot as a girl's kiss on the first date, as sweet as those nights in her arms, and as dark as the curse of her mother when she finds out.
- Kahve bir kızın ilk buluşmasındaki öpücük kadar sıcak, o gece kızın kucağı kadar yumuşak ve annesinin kızı bulduğu zaman ettiği küfürler kadar siyah olmalıdır.
Most scientific breakthroughs are nothing else than the discovery of the obvious.
- Bilimsel buluşların çoğu bilinenin keşfinden başka bir şey değildir.
She promised to meet him at the coffee shop.
- Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
She promised to meet her at the coffee shop.
- Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
Tom and the rest of the robbers rendezvoused at a subway station.
- Tom ve kalan soyguncular bir metro istasyonunda buluştular.
We're approaching the rendezvous point.
- Buluşma noktasına yaklaşıyoruz.
The telephone is among the inventions attributed to Bell.
- Telefon Bell'e atfedilen buluşlar arasında yer alıyor.
It is estimated that a great part of his inventions would remain unknown to the date.
- Onun buluşlarının büyük bir kısmı tarihe bilinmeyen olarak kalacağı tahmin edilmektedir.
Scientists haven't found a cure for cancer yet.
- Bilim adamları henüz kanser için bir çare bulmadılar.
Zebras and giraffes are found at a zoo.
- Zebralar ve zürafalar bir hayvanat bahçesinde bulunurlar.
Finding her office was easy.
- Onun bürosunu bulmak kolaydı.
Finding his office was easy.
- Onun bürosunu bulmak kolaydı.
Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
- Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
- Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
He contrived a means of speaking to Nancy privately.
- O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.
He contrived a means of speaking to Nancy privately.
- O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.
The police detective found a bloody knife.
- Polis dedektifi kanlı bir bıçak buldu.
The detective found absolute proof of the man's guilt.
- Dedektif adamın suçuyla ilgili kesin kanıtı buldu.