I've got to try to find them.
- Onları bulmaya çalışmak zorundayım.
Unfortunately, the police had to wait until there was another victim to try to find more about the serial killer.
- Ne yazık ki, polis seri katil hakkında daha fazla bilgi bulmaya çalışmak için başka bir mağdur buluncaya kadar beklemek zorunda kaldı.
I went to many shops to look for the book.
- Kitabı bulmaya çalışmak için birçok dükkana gittim.
I found this book very interesting.
- Bu kitabı çok enteresan buldum.
Zebras and giraffes are found at a zoo.
- Zebralar ve zürafalar bir hayvanat bahçesinde bulunurlar.
Finding her office was easy.
- Onun bürosunu bulmak kolaydı.
Finding his office was easy.
- Onun bürosunu bulmak kolaydı.
Where can you find the closest store?
- En yakın mağazayı nerede bulabilirsin?
I find her appearance attractive.
- Onun görünümünü çekici bulurum.
He contrived a means of speaking to Nancy privately.
- O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.
He contrived a means of speaking to Nancy privately.
- O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.
The detectives found no other evidence.
- Dedektifler başka kanıt bulmadı.
The detective used a magnifier to find some clues.
- Dedektif bazı ipuçlarını bulmak için bir büyüteç kullanır.