I thought you said it wasn't contagious.
- Bunun bulaşıcı olmadığını söylediğini düşündüm.
Typhus is a contagious disease.
- Tifüs, bulaşıcı bir hastalıktır.
You have an infectious disease.
- Senin bir bulaşıcı hastalığın var.
I like this song. It has an infectious rhythm and it's good to dance to.
- Bu şarkıyı severim. Bunun bulaşıcı bir ritmi var ve dans etmek için iyidir.