Определение building в Английский Язык Турецкий язык словарь
- {i} inşaat
köprü inşaatı için fiyat verilmişti.
- Bids were invited for building the bridge.
İnşaat malzemeleri şimdi pahalıdır.
- Building materials are expensive now.
- {i} bina
Araba, binanın önüne park edildi.
- The car is parked in front of the building.
Onlar yeni binada çalışmaktalar.
- They have been working on the new building.
- {i} inşa etme
O, üzerine ev inşa etmek amacıyla arsayı aldı.
- He bought the land for the purpose of building his house on it.
Bu araçlar bir ev inşa etmek için kullanılır.
- These tools are used for building a house.
- yapı yapma
- {i} yapı
Onlar bir ev yapıyorlar.
- They are building a house.
Bu bina taştan yapılmıştır.
- This building is made of stone.
- {f} inşa et: prep.inşa ederek
- {i} kurma
O yürürken onun beyni yüzlerce harika şeyler planlamakla, yüzlerce hayaller kurmakla meşguldü.
- As he walked along, his brain was busy planning hundreds of wonderful things, building hundreds of castles in the air.
- {f} inşa et
O, üzerine ev inşa etmek amacıyla arsayı aldı.
- He bought the land for the purpose of building his house on it.
Bu araçlar bir ev inşa etmek için kullanılır.
- These tools are used for building a house.
- building block çimento bloku
- {i} apartman
Benim apartmanımda köpeklere izin verilmez.
- Dogs aren't allowed in my apartment building.
Tom şimdi yaşadığım aynı apartman dairesinde yaşardı.
- Tom used to live in the same apartment building as I do now.
- {i} inşa
Kulenin inşa edilmesinde yıllar harcandı.
- Many years have been spent in building the tower.
Onlar yeni bir okul binası inşa etmek için bir proje oluşturdu.
- They formed a project to build a new school building.
- (Otomotiv) sırt geçirme
- (Bilgisayar) oluşturma
Renk koordinasyonu ile ilgili Kelly'nin raporunda sunulan bilginin alternatif bir teori oluşturmada faydalı olacağı anlaşilmaktadır.
- The information presented in Kelly's paper on color coordination is seen to be of use in building up an alternative theory.
- (İnşaat) inşa ederek
- yapma
Onlar evi yapmak için altı ay harcadılar.
- They spent six months building the house.
Demir, gemi yapmada kullanılır.
- Iron is used in building ships.
- inşaatçılık
- dikili
- dikinti
- inşa/bina
- build geliştir/inşa et
- yapı bina
- binada
- build
- inşa etmek
O, üzerine ev inşa etmek amacıyla arsayı aldı.
- He bought the land for the purpose of building a house on it.
Yeni bir kasaba inşa etmek için buraya geldik.
- We came here to build a new town.
- building site
- şantiye
Şantiyelerde, baretler her zaman takılmalıdır.
- On building sites, hard hats must be worn at all times.
Ben bir şantiyede çalışıyorum.
- I work on a building site.
- building area
- (İnşaat) inşaat alanı
- building block
- yapıtaşı
- building blocks
- temeller
- building code
- (İnşaat) yapım kuralları
- building cost
- inşaat maliyeti
- building inspection
- yapı denetimi
- building land
- arsa
- building laws
- inşaat hukuku
- building lime
- yapı kireci
- building owner
- (İnşaat) inşaat sahibi
- building site
- inşaat alanı
Ben bir inşaat alanında çalışıyorum.
- I work on a building site.
Almanya'da bir inşaat alanında II. Dünya savaşı zamanından bir bomba patladı, en azından bir kişi öldü.
- A bomb from the time of World War II has exploded at a building site in Germany, killing at least one person.
- building site
- (İnşaat) inşaat sahası
- building sites
- şantiyeler
- building society
- (Ticaret) inşaat şirketi
- building stones
- yapı taşları
- building act
- bina inşaat kanunu
- building block
- yapı taşı
- building block principle
- blok yapı ilkesi
- building code
- bina mevzuatı
- building code
- yapı yasaları
- building complex
- inşaat kompleksi
- building component
- yapı bileşeni
- building construction
- bina yapımı
- building contractor
- müteahhit
- building contractor
- inşaatçı
- building contractor
- üstenci
- building density
- yapı yoğunluğu
- building department
- inşaat departmanı
- building expenses
- inşaat masrafları
- building expert
- yapı uzmanı
- building height
- yapı yüksekliği
- building license
- inşaat ruhsatı
- building license
- yapı ruhsatı
- building license
- yapı oluru
- building line
- cephe hattı
- building loan
- inşaat kredisi
- building lot
- yapı alanı
- building lot
- inşaat sahası
- building maintenance
- bina bakımı
- building manager
- şantiye şefi
- building material
- inşaat malzemesi
- building material
- yapı gereci
- building paper
- katranlı mukavva
- building permit
- inşaat ruhsatı
- building plot
- imar parseli
- building plot
- yapı yerbölümü
- building regulation
- bina nizamnamesi
- building regulation
- yapım kuralı
- building regulation
- bina talimatnamesi
- building regulations
- yapı kuralları
- building research
- yapı araştırması
- building scheme
- yapı tasarımı
- building site
- yapı mahali
- building society
- yapı kooperatifi
- building stone
- inşaat taşı
- building stone
- yapıtaşı
- building system
- inşaat sistemi
- building tax
- bina vergisi
- building technique
- inşaat tekniği
- building trade
- inşaat sanayi
- building trade
- yapı sanayi
- building trade
- inşaat sektörü
- building zone
- yapı bölgesi
- building area
- iskân sahası, yerleşme alanı
- building audit
- yapı denetim
- building block
- temel ilke
- building bricks
- inşaat tuğlaları
- building bylaw
- bina inşaat nizamnamesi
- building contractor
- İnşaat müteahhiti
- building description
- bina tasviri
- building fund
- inşaat fonu
- building plaster
- bina alçısı
- building rentals
- dükkân kiraları
- building societies
- Bina toplumların
- building-up
- Yapı-up
- building acts
- (İnşaat) inşaat yasaları
- building acts
- (İnşaat) yapım yasaları
- building berth
- (Askeri) tersane rıhtımı
- building board
- (İnşaat) yapı levhası
- building brick
- (Gıda) yapı tuğlası
- building comb
- (Arılık) petek inşa etmek
- building complex
- site
- building core
- (İnşaat) bina çekirdeği
- building decisions
- yapıcı kararlar
- building drain
- (İnşaat) bina mecrası
- building expert
- inşaat uzmanı
- building frame
- (İnşaat) bina çatkısı
- building kit
- yapı setleri
- building kit
- oyuncak yapı kovası
- building kit
- yapı oyuncakları
- building lease
- hasılat kirası
- building limes
- inşaat kireçleri
- building line
- (İnşaat) önyüz çizgisi
- building line
- inşaat hattı
- building line
- (İnşaat,Teknik) yapı çizgisi
- building line
- ön yüz çizgisi
- building loan
- (Ticaret) yapı kredisi
- building lot
- (İnşaat) yapı arsası
- building lot
- şantiye
- building market
- inşaat piyasası
- building panel
- (İnşaat) yapı levhası
- building paper
- (İnşaat,Teknik) yapı kağıdı
- building paper
- (İnşaat) katranlı karton
- building part
- (İnşaat) bina parçası
- building pfm
- (Bilgisayar) pfm yapılıyor
- building plot
- şantiye
- building plot
- (İnşaat) yapı arsası
- building sand
- (İnşaat) yapı kumu
- building sand
- (İnşaat) inşaat kumu
- building sewer
- (İnşaat) bina pissu bağlantı borusu
- building sides
- (İnşaat) bina yüzleri
- building slip
- (Askeri) tersane kızağı
- building slip
- (İnşaat) yapı yeri
- building space
- (İnşaat,Teknik) bina hacmi
- building trade
- yapı sanayii
- building trap
- (İnşaat) bina ana sifonu
- building up
- (Arılık) koloninin gelişimi
- building way
- (İnşaat) bina giriş yolu
- building way
- (İnşaat) bina yolu
- building worker
- inşaat işçisi
- build a building
- inşaat yapmak
- build
- {i} inşa
Onlar deprem için güvenli bir bina inşa etti.
- They built a safe building for earthquakes.
O mimar çok modern evler inşa ediyor.
- That architect builds very modern houses.
- build
- plan yapmak veya kurmak
- build
- build up birikmek
- build
- yapmak
Onlar evi yapmak için altı ay harcadılar.
- They spent six months building the house.
Onu yapmak yıllarımı aldı.
- It took many years to build it.
- build
- {f} inşaatçılık yapmak
- build
- {f} kurmak
Yeni başkan ordu kurmak istiyor.
- The new president wants to build up the army.
Bu fabrikayı kurmak, uzun bir zamana ve bir sürü paraya mal oldu.
- It took a long time and a lot of money to build this factory.
- build
- {i} (insan için) yapı, bünye, fizik
- build
- build in dahil etmek
- nest-building
- Kuşların yuva yapma işi
- buildings
- site
- office building
- ofis binası
- build
- (Bilgisayar) oluşturma
Renk koordinasyonu ile ilgili Kelly'nin raporunda sunulan bilginin alternatif bir teori oluşturmada faydalı olacağı anlaşilmaktadır.
- The information presented in Kelly's paper on color coordination is seen to be of use in building up an alternative theory.
Bir uygulama oluşturmamız gerekiyor.
- We need to build an app.
- build
- monte etmek
- build
- (Bilgisayar) yerleştir
Antenler tercihen binanın en yüksek kısmına yerleştirilmeli.
- Antennas should be placed on the highest part of the building, preferably.
- build
- (Bilgisayar) kurgu
- build
- (Bilgisayar) oluşturuyor
- build
- (Bilgisayar) yapım
Para spor salonunun yapımı için ayrılmıştır.
- The money was appropriated for building the gymnasium.
Bina yapım aşamasındadır.
- The building is under construction.
- build
- (Bilgisayar) derleme
- build
- (Bilgisayar) oluştur
Bir uygulama oluşturmamız gerekiyor.
- We need to build an app.
Onlar yeni bir okul binası inşa etmek için bir proje oluşturdu.
- They formed a project to build a new school building.
- build
- geliştirmek
Kelime haznemi geliştirmek istiyorum.
- I want to build up my vocabulary.
- build
- kurgulamak
- build
- yapı (insan için)
- build
- yaratmak
- build
- bünye
- build
- yapı (vücut)
- build
- yapı yapmak
- build
- toparlanmak
- build
- parçaları bir araya getirmek
- build
- gelişmek
- build
- desteklemek
- build
- fizik
- building block
- (İnşaat) bina bloğu
- building permit
- (İnşaat) yapı oluru
- building site
- (İnşaat) alan
Ben bir inşaat alanında çalışıyorum.
- I work on a building site.
Almanya'da bir inşaat alanında II. Dünya savaşı zamanından bir bomba patladı, en azından bir kişi öldü.
- A bomb from the time of World War II has exploded at a building site in Germany, killing at least one person.
- buildings
- inşaat
Ahşap inşaatlar kolayca alev alabilir.
- Wooden buildings catch fire easily.
- confidence building measures
- (Askeri) güven artırıcı önlemler
- institution’s building
- kurum binası
- intelligent building
- (İnşaat) akıllı bina
- multipurpose building
- (Turizm) çok amaçlı yapı
- museum building
- müze binası
- reinforced concrete building
- (İnşaat) betonarme bina
- residence building
- konut binası
- ruined building
- virane
- sick building syndrome
- hasta bina sendromu
- wooden building
- ahşap yapı
- wooden building
- ahşap bina
- additional building
- ek bina
- apartment building
- apartman
Tom şimdi yaşadığım aynı apartman dairesinde yaşardı.
- Tom used to live in the same apartment building as I do now.
Tom bu apartmanın üçüncü katında yaşar.
- Tom lives on the third floor of this apartment building.
- bank building
- banka binası
- body building
- vücut geliştirme
- build
- yapı
Babam bir yapı ustasıdır.
- My father is a master builder.
Onlar bir ev yapıyorlar.
- They are building a house.
- build
- oluşturmak
- build
- {f} inşa et
O, üzerine ev inşa etmek amacıyla arsayı aldı.
- He bought the land for the purpose of building a house on it.
Onun planı o nehir üzerinde bir köprü inşa etmektir.
- His plan is to build a bridge over that river.
- build
- beden yapısı
- church building
- kilise binası
- compiler building system
- derleyici yapım sistemi
- contiguous building
- bitişik yapı
- detached building
- müstakil bina
- detached building
- ayrı bina
- embassy building
- sefarethane
- factory building
- fabrika binası
- farm building
- çiftlik binası
- high rise building
- büyük bina
- medical building
- hastane binası
- mutual building association
- yapı kooperatifi
- out building
- ek bina
- road building
- yol inşaatı
- road building
- yol yapımı
- roman building
- roma yapıları
- ship building
- gemi sanayii
- unlawful building
- kaçak yapı
- unlawful building
- kaçak inşaat
- build
- seri yapmak
- build
- {i} vücut yapısı
- build
- natura builderyapıcı