buffeter

listen to the pronunciation of buffeter
Английский Язык - Турецкий язык

Определение buffeter в Английский Язык Турецкий язык словарь

brake
{f} frenlemek
brake
{f} fren yapmak
brake
{i} fren

Frenleri tamir ederlerse, arabayı satın alacağım. - I will only buy the car if they repair the brakes first.

Fren çalışmayı durdurdu. - The brake stopped working.

brake
frenleyip durdurmak/yavaşlatmak
brake
eğleç
brake
eğleçleyip durdurmak/yavaşlatmak
brake
eğleçlemek
brake
eğleç yapmak
brake
toprak/fren
brake
fren yapma

O, zamanında fren yapmadı ve bir ağaca çarptı. - He didn't brake on time, and ran into a tree.

brake
{f} frenle

Frenleri olmayan bir bisiklete binmek yapılacak oldukça aptalca bir şey. - Riding a bike that doesn't have brakes is a pretty stupid thing to do.

Bisikletimin frenlerini ayarlattım. - I had the brakes of my bicycle adjusted.

brake
{i} büyük eğreltiotu
brake
brakyçalıyla kaplı
brake
iş1emek brake adjustmentfren ayarı
brake
fren takozu
brake
brake block tekerlek baskı takozu
brake
{f} işlemek keten
brake
{i} çalılık
brake
{i} fre

O, fren pedaline bastı. - He pressed the brake pedal.

John ayağını frene koydu ve biz aniden durduk. - John put his foot on the brake and we stopped suddenly.

Английский Язык - Английский Язык
Someone who eats at a buffet
A boxer or fighter
{i} brake
One who buffets; a boxer
buffeter
Избранное