Onun konuşması sırasında öğrenciler istekli olarak dinlediler.
- The pupils listened eagerly during his speech.
Gelmememiz söylendiği zaman, gitmek için daha da istekli oluruz.
- When we are told not to come, we become all the more eager to go.
Ken hevesli bir öğrenci.
- Ken is an eager student.
Gençler yurt dışına gitmekte çok hevesli.
- Young people are eager to go abroad.
Onlar seni görmek için sabırsızlanıyorlar.
- They're eager to see you.
Tom katılmak için sabırsız gibi görünüyor.
- Tom seems eager to participate.