O günü açık bir biçimde hatırlıyorum.
- I remember that day clearly.
Düşünceni daha açık bir biçimde açıkla!
- Explain your idea more clearly.
O, konuyu açıkça belirtmiştir.
- He clearly stated that point.
Bu içecek açıkça çay ile aynı tadı içeriyor.
- This drink clearly has the same flavor as tea.
Hâlâ apaçık hatırlıyorum. Yedi ya da sekiz yıl önceydi. Tam olarak nerede? Sen de orada mıydın?
- I still clearly remember. It was seven or eight years ago. Where exactly? Were you also there?
Wilson kazanmak için şüphesiz en iyi şansa sahipti.
- Wilson clearly had the best chance to win.
Şüphesiz Tom'da potansiyel var.
- Tom clearly has potential.
Ben anlaşılır biçimde düşünmüyordum.
- I wasn't thinking clearly.
Bu anlaşılır biçimde düzeltilmedi.
- This clearly hasn't been proofread.