Meltem iyi hissettiriyor.
- The breeze feels good.
Mumun alevi hafif rüzgarda titriyor.
- The candle's flame is flickering in the soft breeze.
Esinti onun yüzünü öptü.
- The breeze kissed her face.
Bu esinti denizden geliyor.
- This breeze comes from the sea.
Mumun alevi hafif rüzgarda titriyor.
- The candle's flame is flickering in the soft breeze.
Öğrenciler için final sınavı çocuk oyuncağıydı.
- The students found the final examination to be a breeze.
Mumun alevi hafif rüzgarda titriyor.
- The candle's flame is flickering in the soft breeze.
The film breezes along for the first hour, then becomes rather dull and slow.
Film ilk saat zevkli ve hızlı geçiyor sonra epey sıkıcı ve yavaş oluyor.
After studying Latin, Spanish was a breeze.
The breeze rustled the papers on her desk.
We were just standing around shooting the breeze.