My uncle has a store along the street.
- Amcamın cadde boyunca bir mağazası var.
As Jesus passed along the Sea of Galilee, he saw Simon and his brother Andrew casting a net into the lake.
- İsa, Galilee Denizi boyunca geçerken, Simon ve kardeşi Andrew'in göle bir ağ attıklarını gördü.
She cried throughout the night.
- Bütün gece boyunca ağladı.
He stayed in Nagano throughout the summer.
- O yaz boyunca Nagano'da kaldı.
I stayed at my uncle's during the summer.
- Ben yaz boyunca amcamın evinde kaldım.
During his seven years in Japan, he studied Japanese in earnest.
- Japonya'da yedi yılı boyunca, ciddi olarak Japonca çalıştı.
In the course of a year my son grew stronger.
- Bir yıl boyunca oğlum daha da güçlendi.
Afghanistan and Iran both changed their national anthems several times in the course of the 20th century.
- Afganistan ve İran her ikisi de milli marşlarını 20.yüzyıl boyunca birkaç kez değiştirmişti.
We walked across the ice.
- Biz buz boyunca yürüdük.
I sometimes talk to my neighbor across the fence.
- Bazen çit boyunca komşumla konuşurum.
I'll never see him again as long as I live.
- Hayatım boyunca onunla bir daha görüşmeyeceğim.
I saw Tom walking down the beach.
- Tom'u sahil boyunca yürürken gördüm.
A river runs down through the valley.
- Vadi boyunca bir nehir akmaktadır.
Tom gained weight over the winter.
- Tom kış boyunca kilo aldı.
Kate stays in Izu over the weekend.
- Kate hafta sonu boyunca Izu'da kalır.
It is very cold here all the year round.
- Burası tüm sene boyunca soğuktur.
It is very cold here all the year round.
- Burası tüm sene boyunca soğuk olur.
Dan maintained his innocence all along the lawsuit.
- Dan tüm dava boyunca masumiyetini korudu.
Towns sprang up all along the railroad.
- Bütün demiryolu boyunca kasabalar türedi.
The dog kept barking all through the night.
- Köpek bütün gece boyunca havlamayı sürdürdü.
She hears English all through the day.
- O gün boyunca İngilizce duyar.
The train was so crowded that we were obliged to stand all the way to Osaka.
- Tren o kadar kalabalıktı ki Osaka'ya giden bütün yol boyunca ayakta durmak zorunda bırakıldık.
Tom couldn't get the door to close all the way.
- Tom bütün yol boyunca kapıyı kapattıramadı.
War has produced famine throughout history.
- Savaş, tarih boyunca sıkıntı üretti.