boundless; infinite

listen to the pronunciation of boundless; infinite
Английский Язык - Турецкий язык

Определение boundless; infinite в Английский Язык Турецкий язык словарь

indefinite
belirsiz

O belirsiz bir süre için bir akıl hastanesine gönderildi. - She was sent to a psychiatric hospital for an indefinite period of time.

Sendika belirsiz bir süre için greve gitti. - The union went out on a strike for an indefinite period.

indefinite
{s} kesin olmayan
indefinite
(Kanun) gayrı muayyen
indefinite
(Kanun) gayri muayyen
indefinite
belirtisiz
indefinite
sonsuz

Evren sonsuza kadar genişleyecek mi? - Will the universe expand indefinitely?

indefinite
sınırsız bir süre için
indefinite
mühletsiz
indefinite
sınırsız

Sami sınırsız hasta iznindeydi. - Sami was on indefinite sick leave.

indefinite
{s} belgisiz
indefinite
belgisiz indefinite article belgisiz sıfat
indefinite
bellisiz
indefinite
{s} sayısız
indefinite
sayısı çok olan gram
indefinite
bir indefinite pronoun belgisiz zamir
indefinite
{s} süresiz

Bazı cookie'ler kullanıcıların sabit disklerinde süresiz olarak kaydedilir. - Some cookies are stored indefinitely on users' hard drives.

Oyun süresiz olarak ertelendi. - The game has been postponed indefinitely.

indefinite
{s} dilb. belgisiz
Английский Язык - Английский Язык
indefinite
boundless; infinite
Избранное