Run pipes under the floor.
- Döşemenin altındaki kaçak borular.
Our water pipes burst.
- Bizim su boruları patlamış.
Tom played a Spanish folk tune on his English horn at a Chinese restaurant in France.
- Tom, Fransa'da bir Çin lokantasında İngiliz borusu ile İspanyol halk melodisi çaldı.
The plumber pumped out the water in order to drain the pipe.
- Tesisatçı boruyu boşaltmak için suyu dışarı pompaladı.
The drain in the washbasin is blocked.
- Lavabodaki boru tıkalıydı.
He spoke with a pipe in his mouth.
- Ağzında bir boru ile konuştu.