Tom her şeyi ayırttı: harika bir parti olacak.
- Tom booked everything: it will be a wonderful party.
Biz oyun için koltukları ayırttık.
- We booked seats for the play.
Bu akşam için ayrılmış Boston'a bir geri uçuşum var.
- I've got a flight back to Boston booked for this evening.
Üzgünüm, bugün tamamen ayrılmış.
- I'm sorry, today is fully booked.
Yarın akşam için dört kişilik bir masa ayırtmak istiyorum.
- I'd like to book a table for four for tomorrow night.
Üç yer ayırtmak istiyorum.
- I'd like to book three seats.
Babam yatakta kitap okumamamı söyledi.
- My father told me not to read a book in my bed.
Bunlar çok eski kitaplar.
- These are very old books.
Biz oldukça kapalı gişeyiz.
- We're pretty booked up.
Onları temiz tutmak şartıyla sana elimdeki kitapları ödünç vereceğim.
- I will lend you the books, which I have at my disposal, on condition that you keep them clean.
Bu, yasaklanmış kitaplar listesinde.
- This is on the list of banned books.
O listedeki kitapları Japonya'da bulmak zor olacak.
- The books which are on that list will be difficult to find in Japan.
Bu benim muhasebe defterim.
- This is my account book.
Adres defterimi odamda bıraktım.
- I left my address book in my room.
Üç yer ayırtmak istiyorum.
- I'd like to book three seats.
Bu benim muhasebe defterim.
- This is my account book.
Kitap kulübüne kayıt yaptırmak, tanıtım paketinden sonra üç kitap daha satın almanızı şart koşar
- Enrolling in the book club obligates you to buy three more books after the introductory package.
Kitap kulübüne kayıt yaptırmak, tanıtım paketinden sonra üç kitap daha satın almanızı şart koşar
- Enrolling in the book club obligates you to buy three more books after the introductory package.
Otelde bir oda ayırtmak zorundayım.
- I have to book a hotel room.
Yarın akşam için dört kişilik bir masa ayırtmak istiyorum.
- I'd like to book a table for four for tomorrow night.
Bu raflar birçok kitabı destekleyemez.
- These shelves cannot support so many books.
I can book tickets for the concert next week.
They booked that message from the hill.
I have three copies of his first book.
The top three students had a bet on which one was going to book their intellectual property class.
She opened the book to page 37 and began to read aloud.
He was here earlier, but he booked.
The police booked him for driving too fast.
Many readers find the first book of A Tale of Two Cities to be confusing.
The room was double booked for a convention and a wedding in the same night.