Tom patatesleri kaynattı.
- Tom boiled the potatoes.
Sadece yeteri kadar kaynatılır.
- It is boiled just enough.
Öğle yemeği için biraz ekmek ve bir kaynamış yumurta yedim.
- I ate some bread and a boiled egg for lunch.
Kaynamış bir yumurtanın kabuğunu temiz bir şekilde nasıl çıkarırsın? Bir çeşit hile var mı?
- How do you take off the shell of a boiled egg cleanly? Is there some sort of trick?
Her gün kahvaltıda haşlanmış yumurta yerim.
- I have a boiled egg for breakfast every day.
Kahvaltı için haşlanmış bir yumurta istiyor musunuz?
- Do you want a boiled egg for breakfast?
Bir yüz çıbanım var.Bir burun deliğinin arkasında acılı bir yumru var.
- I have a facial boil. There's a painful lump at the back of one nostril.
Kestaneler en azından on beş dakika kaynamalı.
- Chestnuts have to be boiled for at least fifteen minutes.
Su kaynamaya başlıyor.
- The water is beginning to boil.
Suyu kaynatmak sadece üç dakika sürer.
- It takes only three minutes for the water to boil.
Bir yumurtayı kaynatmak yaklaşık on dakika sürer.
- It takes about ten minutes to boil an egg.
Su kaynatman gerekebilir.
- You may need to boil water.
Tom su kaynatmayı bilmiyor.
- Tom doesn't know how to boil water.
Biz spagetti pişirmek için su kaynatıyoruz.
- We boil water to cook spaghetti.
Yumurtaları pişirmek için suyu kaynatırsın.
- You boil water to cook eggs.
Ben yumurtayı katı kaynattım.
- I hard-boiled an egg.
Katı yumurtayı seviyorum.
- I love hard-boiled eggs.
Tom yumurtalarını çok pişmiş sever.
- Tom likes his eggs hard-boiled.
Homoseksüellik sizin ülkenizde yasadışı mı?
- Is sodomy illegal in your country?
Homoseksüellik sizin ülkenizde yasadışı mı?
- Is sodomy illegal in your country?
Beer, if it be over-new, or over-stale, over-strong, or not sod, is most unwholesome, frets, and galls, etc.
I’m boiling in here – could you open the window?.
Add the noodles when the water comes to the boil.
Pure water boils at 100 degrees Celsius.
Boil some water in a pan.
It’s boiling outside!.
... and boiled down demographic history of the first half of the 21st century. In 2000, ...