boşaltılmış

listen to the pronunciation of boşaltılmış
Турецкий язык - Английский Язык
excreted
voided
boşalt
evacuate

The stadium is being evacuated. - Stadyum boşaltılıyor.

There's a fire in the building. We have to evacuate immediately. - Binada bir yangın var. Hemen boşaltmalıyız.

boşalt
cleanout
boşalt
(Bilgisayar) free
boşalt
(Bilgisayar) drain

The dirty water from the pool was drained, and replaced with clean water. - Kirli su havuzdan boşaltıldı ve temiz su ile değiştirildi.

The school drains the pool once a month. - Okul havuzu ayda bir kez boşaltır.

boşalt
(Bilgisayar) clear

Clear off the shelf, and you can put your books there. - Rafı boşalt ve kitaplarını oraya koyabilirsin.

Clear the road. It's not safe. - Yolu boşaltın. Güvenli değil.

boşalt
(Bilgisayar) empty

Tom had to empty his apartment in two days. - Tom iki gün içerisinde apartmanını boşaltmak zorundaydı.

Empty the purse into this bag. - Cüzdanı bu çantaya boşalt.

boşalt
make empty
boşalt
{f} handling
boşalt
{f} uncharged
boşalt
clear out
boşalt
pour

She poured boiling water into the cup. - Kaynayan suyu bardağa boşalttı.

She poured me all of it without stopping. - Durmaksızın hepsini bana boşalttı.

boşalt
{f} void
boşalt
{f} pouring
boşalt
{f} teeming
boşalt
drain down
boşalt
{f} dump

These corporations want to dump lead and radioactive waste in our drinking water. This cannot be tolerated. - Bu şirketler kurşun ve radyoaktif atıkları içme suyumuza boşaltmak istiyorlar. Bu hoşgörülemez.

Before going to bed, he usually takes all the coins from his pockets and dumps them on the table. - Yatmadan önce genelde ceplerindeki tüm bozuk paraları çıkartıp masaya boşaltır.

boşalt
make hollow
boşalt
{f} voiding
boşalt
make void
boşalt
clean out
boşalt
{f} evacuating
boşalt
{f} discharge

A sewage treatment plant discharged toxic chemicals into the town's water supply. - Bir atık su arıtma tesisi şehrin su kaynağının içine zehirli kimyasallar boşalttı.

boşalt
unload

Tom unloaded the car. - Tom arabayı boşalttı.

It'll take some time to finish unloading the truck. - Kamyonu boşaltmayı bitirmek biraz zaman alacak.

boşalt
(Biyoloji) excrete
boşalt
vacate

We need to vacate the house by the end of the month at the latest. - En geç ayın sonuna kadar evi boşaltmamız gerekiyor.

boşaltılmış
Избранное