Hiç kimse bunu çok açıkça söylemeyecek ama bunun özü odur.
- Nobody will say it so bluntly, but that is the gist of it.
Bisikletimin patlak bir lastiği vardı, bu yüzden yedi trenini kaçırdım.
- My bicycle had a flat tire, so I missed the seven o'clock train.
Tom'un patlak tekerini tamir etmeyi önerdim.
- I offered to fix Tom's flat tire.
Kalem körelmiş. Keskinleştirmeye ihtiyacı var.
- The pencil is blunt. It needs sharpening.
Açık söylemek gerekirse, o yanılıyor.
- To put it bluntly, he's mistaken.
Açık söylemek gerekirse, bu takımın kazanamayacak olmasının sebebi onları geride tutmanızdır.
- To put it bluntly, the reason this team won't win is because you're holding them back.
Dan Matt'i kör ve duyarsız olduğu için sevmiyor.
- Dan dislikes Matt because he's blunt and insensitive.
Kalem körelmiş. Keskinleştirmeye ihtiyacı var.
- The pencil is blunt. It needs sharpening.
Hiç kimse bunu çok açıkça söylemeyecek ama bunun özü odur.
- Nobody will say it so bluntly, but that is the gist of it.