Şu herife hiç tahammül edemiyorum.
- I can't stand that bloke.
Tom blocked Mary's punch, then slapped her with his right hand.
- Tom Mary'nin yumruğunu bloke etti, sonra sağ eliyle ona tokat attı.
Tom blocked Mary's way and wouldn't let her enter the room.
- Tom Mary'nin yolunu bloke etti ve onun odasına girmesine izin vermedi.
The dam blocking the river is very wide.
- Nehri bloke eden baraj çok geniş.
That car is blocking traffic.
- O araba trafiği bloke ediyor.