O cadde çalışma nedeniyle kapalı.
- That street is blocked because of the works.
Ben birçok kez engellendim.
- I have been blocked many times.
Trafik bir heyelan tarafından engellendi.
- Traffic was blocked by a landslide.
Beni Facebook'ta engelledin, şimdi öleceksin.
- You blocked me on Facebook, and now you're going to die.
Onlar onun teklifini engellediler.
- They blocked his proposal.
Tom Mary'nin yumruğunu bloke etti, sonra sağ eliyle ona tokat attı.
- Tom blocked Mary's punch, then slapped her with his right hand.
Gıda sevkiyatı bloke edildi.
- Food shipments were blocked.
Tom Mary'nin yolunu bloke etti ve onun odasına girmesine izin vermedi.
- Tom blocked Mary's way and wouldn't let her enter the room.
Sami, Leyla'nın telefon numarasını bloke etti.
- Sami blocked Layla's phone number.
Gösteriden dolayı cadde tıkalıydı.
- The street is blocked because of the demonstration.
Lavabodaki boru tıkalıydı.
- The drain in the washbasin is blocked.
Facebook, Çin'de engellidir.
- Facebook is blocked in China.
Ay dünyadan en uzak mesafede olduğunda meydana gelen tutulma tipi halkalı güneş tutulmasıdır. Ay sonra güneş diskini tamamen engellemek için çok küçük görünür.
- The eclipse type that occurs when the Moon is at its farthest distance from the Earth is an annular eclipse. The Moon then appears too small to completely block out the disk of the Sun.
Azınlık partisi, faturaların geçişini engellemek için son çabayı sarfetti.
- The minority party made a last-ditch effort to block passage of the bills.
Liman bloke edilebilir.
- The harbor can be blocked.
O, bir blok ötede yaşıyor ve onun adı Susan.
- She lives a block away and her name is Susan.
Güney senatörleri 1930'lu yıllara kadar linç önleme yasasını engelledi.
- Southern senators blocked anti-lynching legislation through the 1930s.
Caddenin diğer tarafındaki apartman dairelerinde yaşıyoruz.
- We live in the block of flats just there on the other side of the street.
Yolun hemen karşısındaki apartman dairelerde yaşıyoruz.
- We live in the block of flats just across the road.
Onlar onun teklifini engellediler.
- They blocked his proposal.
Türkiye, Twitter'a erişimi engelledi.
- Turkey has blocked access to Twitter.
Acil çıkış yolları, kamu güvenliği için tıkanıklıklardan uzak tutulmalıdır.
- Emergency exits must be kept free of blockages for public safety.
Sokak büyük bir kamyon tarafından tıkanmıştı.
- The street was blocked by a huge truck.
Bana gözyaşı kanalımın tıkandığı söylenildi.
- I was told my tear duct was blocked.
The drain is 'blocked, so we must call the plumber.
This road is blocked, so we must find another route.
You're blocking the road - I can't get through.
There's a block in the pipe that means the water can't get through.
Anne Boleyn placed her head on the block and awaited her execution.
I tried to message, but you blocked me!.
A block of 100 tickets.
A block of flats.
His plan to take over the business was blocked by the boss.
The offensive linemen tried to block the blitz.
When the condition expression is false, the thread blocks on the condition variable.
We're not making progress because we're two-blocked by Joe's refusal to open the tool shed.