Tom bir şantajcı değil.
- Tom isn't a blackmailer.
Leyla, Sami'ye şantaj yapmakla suçlandı.
- Layla was charged of blackmailing Sami.
O ona şantaj yapıyor.
- She is blackmailing him.
Onun tarafından ona şantaj yapıldı.
- She was blackmailed by him.
O ona şantaj yapıyor.
- She is blackmailing him.
Onun tarafından ona şantaj yapıldı.
- She was blackmailed by him.
to extort money by threats, as of injury to one's reputation.