We like it when others' mistakes are pointed out, but not when ours are.
- Başkalarının hataları işaret edildiğinde bu hoşumuza gider, fakat bizimkiler işaret edildiğinde değil.
Their apples aren't as good as ours.
- Onların elmaları bizimkiler kadar iyi değil.
We really enjoyed ourselves.
- Biz gerçekten eğlendik.
We enjoyed ourselves at the seaside all day.
- Biz bütün gün deniz kenarında eğlendik.
We often hear it said that ours is essentially a tragic age.
- Biz genellikle, bizimkinin aslında trajik bir çağ olduğunun söylenildiğini duyuyoruz.
Your team is stronger than ours.
- Senin takım bizimkinden daha güçlü.
You have our permission to include our software on condition that you send us a copy of the final product.
- Nihayi ürünün bir kopyasını göndermek şartıyla bizim yazılımı dahil etmeniz için iznimiz var.
This product brought us a large margin.
- Bu ürün bize büyük bir kar getirdi.