Tom bir sivrisinek tarafından ısırılmıştı.
- Tom was bitten by a mosquito.
Jacob sevimli afacan tarafından ısırılmış gibi gözüküyor.
- It looks like Jacob has been bitten by the love bug.
Köpeğin seni hiç ısırdı mı?
- Has your dog ever bitten you?
Tom çiğneyebileceğinden daha fazlasını ısırdı.
- Tom has bitten off more than he can chew.
Gülmemek için dudağımı ısırmak zorunda kaldım.
- I had to bite my lip to prevent myself from laughing.
Neredeyse öğle vakti. Neden bir lokma yemek için durmuyoruz.
- It's nearly lunchtime. Why don't we stop to have a bite to eat?
Tom sadece üç ya da dört lokma yedi sonra yemeği tükürdü.
- Tom ate only three or four bites then spit out the food.
Bir sürü sivrisinek ısırıklarım var.
- I got a lot of mosquito bites.
Kampa son gittiğinde Tom bir sürü sivrisinek ısırıklarına maruz kaldı.
- Tom got a lot of mosquito bites the last time he went camping.
Havlayan köpek ısırmaz.
- A barking dog doesn't bite.
Havlayan köpek ısırmaz.
- Barking dogs don't bite.
Tetanoz aşısı köpek ısırmasından daha çok acıttı.
- The tetanus shot hurt more than the dog bite.
Tom acıya göğüs germek zorunda kaldı.
- Tom had to bite the bullet.
Nerede iyi bir yemek yiyebilirim?
- Where can I get a good bite to eat?
Bir yerde yemek yemek için atıştırmak ister misin?
- Do you want to grab a bite to eat somewhere?
Havlayan köpek ısırmaz.
- Dogs that bark don't bite.
Havlayan köpek ısırmaz.
- A barking dog doesn't bite.
Sivrisinek sokmalarından kaşınıyorum. Herhangi bir merhemin var mı?
- I'm itching from mosquito bites. Do you have any ointment?
Yiyecek bir lokma alalım.
- Let's grab a bite to eat.
White even vented his rage on Bob's fingers - little, maggoty fingers, he said, bitten-to-the-quick fingers.
That's really a bite!.
That song is a bite of my song!.
He's biting my style.
Are the fish biting today?.
This music really bites.
I'll have a quick bite to quiet my stomach until dinner.
After just one night in the jungle I was covered with mosquito bites.