Tom'un tırnaklarını ısırma alışkanlığı vardır.
- Tom has the habit of biting his nails.
Tırnaklarını ısırmaktan vazgeç.
- Stop biting your nails.
Tırnaklarını ısırmaktan vazgeç.
- Stop biting your nails.
Tom'un tırnaklarını ısırma alışkanlığı vardır.
- Tom has the habit of biting his nails.
Gülmemek için dudağımı ısırmak zorunda kaldım.
- I had to bite my lip to prevent myself from laughing.
Neredeyse öğle vakti. Neden bir lokma yemek için durmuyoruz.
- It's nearly lunchtime. Why don't we stop to have a bite to eat?
Ben sadece bir lokma ekmek aldım.
- I only took a bite of bread.
Bir sürü sivrisinek ısırıklarım var.
- I got a lot of mosquito bites.
Kolumun her tarafında sivrisinek ısırıkları var.
- I have mosquito bites all over my arm.
Her küçük parça yardım eder.
- Every little bit helps.
Tom şapkasındaki bir parça kiri fırçaladı.
- Tom brushed a bit of dirt off of his hat.
Havlayan köpek ısırmaz.
- Dogs that bark don't bite.
Havlayan köpek ısırmaz.
- Barking dogs seldom bite.
Sana biraz tavsiye verebilir miyim?
- Can I give you a bit of advice?
Biraz sakinleşmelisin.
- You should relax a bit.
Bu gece uçuş saatimiz 6 saatin altında olacak, ancak bazı şeyleri biraz hızlandırabilip hızlandıramayacağımızı göreceğiz.
- Our flying time tonight will be just under 6 hours, but I'll see if I can speed things up a bit.
Aslan tavşanı bir lokmada yedi.
- The lion ate the rabbit in one bite.
Ben sadece bir lokma ekmek aldım.
- I only took a bite of bread.
Mary Tom'a söyleyip söylemeyeceği üzerinde birazcık ikilem içerisindeydi.
- Mary is in a bit of a quandary over whether to tell Tom or not.
Hey, Tom ve Mary'nin son bölümünde neler oldu? Onlar sonunda ayrıldılar. Gerçekten buruktu. Tanrım! Ve bu kadar derinden aşık olduktan sonra!
- Hey, what happened in the final episode of 'Tom and Mary'? They broke up, in the end. It was really bittersweet. Oh my! And after being so deeply in love!
Ben azıcık şaşırmadım.
- I'm not surprised one bit.
Bunu azıcık sevmiyorum.
- I don't like it one bit.
En ufak mutluluk bile bana çok görülüyor.
- I am grudged even the least bit of happiness.
Tom hava hakkında zerre kadar endişeli değil.
- Tom isn't the least bit worried about the weather.
Rol yapma oyunlarıyla zerre kadar ilgilenmiyorum.
- I'm not the least bit interested in role-playing games.
Tom acıya göğüs germek zorunda kaldı.
- Tom had to bite the bullet.
Tetanoz aşısı köpek ısırmasından daha çok acıttı.
- The tetanus shot hurt more than the dog bite.
Bir yerde yemek yemek için atıştırmak ister misiniz?
- Would you like to grab a bite to eat somewhere?
Neredeyse öğle vakti. Neden bir lokma yemek için durmuyoruz.
- It's nearly lunchtime. Why don't we stop to have a bite to eat?
Keskin olarak soğuktu.
- It was bitterly cold.
Yemeğinin her kırıntısını yedi.
- He ate every bit of his dinner.
Havlayan köpek ısırmaz.
- Dogs that bark don't bite.
Havlayan köpek ısırmaz.
- Barking dogs don't bite.
Sivrisinek sokmalarından kaşınıyorum. Herhangi bir merhemin var mı?
- I'm itching from mosquito bites. Do you have any ointment?
Yiyecek bir lokma alalım.
- Let's grab a bite to eat.
Bir nebze Macarca konuşabilirim.
- I can speak a tiny bit of Hungarian.
a biting wind.
a biting criticism.
a biting insect.
A threepenny bit.
That's a bit too sweet.
I'd like a big bit of cake, please.
He was here just a bit ago, but it looks like he's stepped out.
Does your leg still hurt? / Just a bit now.
A quarter is two bits.
Your dog bit me!.
His bit about video games was not nearly as entertaining as the other segments of his show.
That's really a bite!.
That song is a bite of my song!.
He's biting my style.
Are the fish biting today?.
This music really bites.
I'll have a quick bite to quiet my stomach until dinner.
After just one night in the jungle I was covered with mosquito bites.
Most of Alexander Pichushkin's killings took place in Moscow's Bitsa Park between 1992 and 2006.
- Aleksandr Piçuşkin'in cinayetlerinin çoğu 1992 ve 2006 yılları arasında Moskova'daki Bitsa Parkı'nda gerçekleşti.
As a consequence of its fun factor, Tatoeba contains random bits of factual information.
- Eğlenceli faktörün bir sonucu olarak, Tatoeba rastgele gerçek bilgi bitleri içeriyor.
Life never ends but earthly life does.
- Hayat hiç bitmez fakat dünyadaki hayat biter.
The summer vacation has come to an end too soon.
- Bu yaz tatili çok çabuk bitti.
Clothes make people, rags make lice.
- Elbiseler insan yapar, eski püskü elbiseler bit yapar.
Why do you itch so much? Could you have lice?
- Neden bu kadar çok kaşınıyorsun? Bitlerin mi var?
You can use a fine-toothed comb to check for nits.
- Bit yumurtalarını kontrol etmek için ince dişli bir tarak kullanabilirsiniz.
What time will your last class be over?
- Son dersin ne zaman bitecek?
She said everything will be over between us.
- Aramızdaki her şeyin biteceğini söyledi.
I like stories that have sad endings.
- Hüzünlü biten hikayeleri severim.
I like long stories with surprise endings.
- Sürprizlerle biten uzun hikayeleri seviyorum.