Everyone has the right to own property alone as well as in association with others.
- Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olma hakkına sahiptir.
The main idea in his speech was unity.
- Konuşmasındaki ana fikir birlikti.
Marriage is a unity made from love.
- Evlilik sevgiden yapılmış bir birliktir.
The Union soldiers fought fiercely.
- Birlik askerleri şiddetle savaştı.
The Union army's supply lines were on the north side.
- Birlik ordusunun ikmal hatları kuzey tarafındaydı.
Special forces and marriage don't go together.
- Özel kuvvetler ve evlilik birlikte gitmez.
In the first few hours of the battle, Union forces were winning.
- Savaşın ilk birkaç saati içinde, Birlik güçleri kazanıyorlardı.
The main idea in his speech was unity.
- Konuşmasındaki ana fikir birlikti.
Marriage is a unity made from love.
- Evlilik sevgiden yapılmış bir birliktir.
Dan's body was found in a well with fifty stab wounds.
- Dan'in cesedi elli tane bıçak yarasıyla birlikte bir kuyu içinde bulundu.
Fadil discovered the car with Layla's dead body inside.
- Fadıl arabayı içinde Leyla'nın cesediyle birlikte buldu.
With his mother out of the way, Duke was able to proceed with his plan to embezzle the money from the company.
- Yoldan uzakta bulunan annesi ile birlikte, Duke şirketinden zimmetine para geçirme planına devam edebildi.
Tom has only been with our company for three months.
- Tom sadece üç aydır firmamızla birlikte.
The United Nations sent troops to intervene in the conflict.
- Birleşmiş Milletler, anlaşmazlığa müdahale etmek için birlik gönderdi.
He is commander of our troops.
- O, bizim birliklerin komutanıdır.
I served in the intelligence corps.
- Ben istihbarat birliklerinde görev yaptım.
Tom is swimming with his kids in the pool.
- Tom, çocuklarıyla birlikte havuzda yüzüyor.
I saw Tom and Mary at a party together.
- Tom ve Mary'yi bir partide birlikte gördüm.
I wish I could go to the party with you.
- Keşke seninle birlikte partiye gelebilsem.
After I graduated from college, I moved back home and lived with my parents for three years.
- Üniversiteden mezun olduktan sonra, eve geri taşındım ve ebeveynlerimle birlikte üç yıl yaşadım.
We went to college together.
- Birlikte üniversiteye gittik.
I went to school with your brother.
- Erkek kardeşinle birlikte okula gittim.
Five brothers worked together on the farm.
- Beş kardeş çiftlikte birlikte çalıştı.
He is commander of our troops.
- O, bizim birliklerin komutanıdır.
The general inspected the troops.
- General birlikleri denetledi.