This is a good book, but that one is better.
- Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir.
I'd like to stay one more night. Is that possible?
- Bir gece daha kalmak istiyorum. Mümkün mü?
There isn't a single cloud in the sky.
- Gökyüzünde tek bir bulut yok.
She left without saying even a single word.
- Tek bir kelime bile etmeden ayrıldı.
Is there anything to drink in the refrigerator?
- Buzdolabında içilebilecek herhangi bir şey var mı?
I'll buy you a drink.
- Sana bir içecek ısmarlayacağım.
The twins were so alike that it was difficult to tell them apart.
- İkizler o kadar benziyorlardı ki birbirinden ayırt etmek zordu.
We rented an apartment when we lived in New York.
- New York'ta yaşarken bir apartman dairesi kiraladık.
Monopoly is a popular game for families to play.
- Monopoly ailelerin oynaması için popüler bir oyun.
Carbon monoxide is a poisonous substance formed by the incomplete combustion of carbon compounds.
- Karbon monoksit karbon bileşiklerinin tam yanmamasından oluşan zehirli bir maddedir.
Every time I think of Tom, I get a lump in my throat.
- Tom'u ne zaman düşünsem, boğazımda bir yumru hissediyorum.
I have a lump in my breast.
- Benim mememde bir yumru var.
They all have arms, legs, and heads, they walk and talk, but now there's SOMETHING that wants to make them different.
- Onların hepsinin, kolları, bacakları, ve kafaları var,onlar yürürler ve konuşurlar, ama şimdi onlara farklı yapmak isteyen bir şey var.
A cup of coffee cleared my head.
- Bir fincan kahve kafamı aydınlattı.
An immense monument was erected in honor of the eminent philosopher.
- Büyük filozofun şerefine muazzam bir anıt dikildi.
Caesar erected a golden statue of Cleopatra.
- Sezar, Kleopatra'nın altından bir heykelini dikti.
I would like to go to the United States one day.
- Bir gün Amerika'ya gitmek istiyorum.
Which language is spoken in the United States of America?
- Amerika Birleşik Devletleri'nde hangi dil konuşuluyor?
Many Eastern religions teach that there is a unity behind the diversity of phenomena.
- Birçok Doğu dinleri olayların çeşitliliği arkasında bir birlik olduğunu öğretir.
Unity is better than money.
- Birlik paradan daha iyidir.
I thought we were going to go somewhere.
- Bir yere gideceğimizi düşünmüştüm.
I saw her somewhere two years ago.
- Onu ben iki yıl önce bir yerde gördüm.
Tom gave Mary an engagement ring.
- Tom Mary'ye bir nişan yüzüğü verdi.
Do you have any engagement tomorrow?
- Yarın herhangi bir randevun var mı?
I've got a pacemaker.
- Benim bir kalp pilim var.
He walked at a quick pace.
- O büyük bir hızla yürüdü.
I sometimes wonder if I am a girl.
- Bazen bir kız mıyım diye merak ediyorum.
I've brought you a little something.
- Sana küçük bir şey getirdim.
They began with a strong attack against the enemy.
- Düşmana karşı şiddetli bir taarruza geçtiler.
At the Battle of Verdun, French forces stopped a German attack.
- Verdun Savaşında,Fransız güçleri bir Alman saldırısını durdurdu.
We should play squash together sometime.
- Bir ara birlikte duvar tenisi oynamalıyız.
Have you ever squashed a fly with your hand?
- Sen hiç elinle bir sinek ezdin mi?