Let me out, somebody. I'm locked in.
- Birisi beni dışarı çıkarsın. İçeride kilitli kaldım.
I'm sure he's going to be somebody someday.
- Onun bir gün birisi olacağından eminim.
I heard someone knock on the door.
- Birisinin kapıyı çaldığını duydum.
A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.
- Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.
Is there anyone else wanting to eat?
- Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?
Anyone can cultivate their interest in music.
- Birisi müziğe olan ilgisini geliştirebilir.
You're one of them, aren't you?
- Sen onlardan birisin, değil mi?
One of them will have to go.
- Onlardan birisi gitmek zorunda kalacak.
One won’t hear much music in that pub.
- Birisi o birahanede fazla müzik dinlemez.
There were two people in it, one of her girl students and a young man.
- Onun içinde iki kişi vardı, onun kız öğrencilerinden birisi ve genç bir adam.
Tom isn't the kind of person who is intimidated by anyone or anything.
- Tom birisi ya da bir şey tarafından gözdağı verilen insan türü değildir.
Anyone can cultivate their interest in music.
- Birisi müziğe olan ilgisini geliştirebilir.
I don't think Tom killed anybody.
- Tom'un birisini öldürdüğünü sanmıyorum.
Can anybody else answer?
- Başka birisi cevap verebilir mi?
Somebody has broken this dish.
- Biri bu tabağı kırdı.
As strange as it may be, he met with somebody who is said to be dead.
- Olabildiğince tuhaf, o ölü olduğu söylenilen biriyle karşılaştı.
One of my dreams is to learn Icelandic.
- Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.
The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century.
- Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir.
I'd like to try one of those cookies.
- Bu kurabiyelerden birini denemek istiyorum.
I'm sure Tom wouldn't mind if you ate one of the cookies he baked this afternoon.
- Bu öğleden sonra pişirdiği kurabiyelerden birini yesen Tom'un umursamıyacağından eminim.
You may choose any of them.
- Onlardan herhangi birini seçebilirsin.
Is there anybody who would like to go see a live concert of Lady Gaga with me?
- Benimle Lady Gaga'nın bir canlı konserini seyretmeye gitmek isteyen biri varmı?
One of my dreams is to learn Icelandic.
- Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.
The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century.
- Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir.
Well, yes, but I don't want anyone to know.
- Pekala, evet, fakat herhangi birinin bilmesini istemiyorum.
Never have I heard anyone say a thing like that.
- Herhangi birinin öyle bir şey söylediğini asla duymadım.
Does anyone have a soul?
- Herhangi biri bir ruha sahip midir?
I don't have a soul, and neither does anyone else.
- Benim bir ruhum yok ve başka birinin de yok.
When meeting a person for the first time, keep the conversation light.
- Biriyle ilk defa karşılaştığında,konuşmayı hafif sürdür.
Let's draw lots to decide who goes first.
- Kimin birinci olduğuna karar vermek için kura çekelim.
Someone has ripped out the first three pages of this book.
- Biri bu kitabın ilk üç sayfasını yırtmış.
Someone told me that every cigarette you smoke takes seven minutes away from your life.
- Birisi bana içtiğin her sigara ömründen yedi dakika alır dedi.
Tom is sitting in one of the chairs.
- Tom koltuklardan birisinde oturuyor.
Tom lost the sight in one of his eyes in a traffic accident.
- Tom bir trafik kazasında gözlerinden birinde görme yeteneğini kaybetti.
One parsec is the distance at which one astronomical unit subtends an angle of one arcsecond.
- Bir parsek bir astronomik birimin bir arksaniyelik bir dereceye karşılık geldiği mesafedir.
The solution of one may prove to be the solution of the other.
- Birinin çözümü, ötekinin çözümünü kanıtlayabilir.
There are nine planets travelling around the sun, the earth being one of them.
- Güneşin etrafında dönen dokuz gezegen vardır,Dünya onlardan biridir.
One of them is a spy.
- Onlardan biri bir casus.