Let me out, somebody. I'm locked in.
- Birisi beni dışarı çıkarsın. İçeride kilitli kaldım.
Can somebody answer the phone?
- Birisi telefona cevap verebilir mi?
A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.
- Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.
Someone told me that every cigarette you smoke takes seven minutes away from your life.
- Birisi bana içtiğin her sigara ömründen yedi dakika alır dedi.
Can anyone answer my question?
- Birisi soruma cevap verebilir mi?
Anyone can cultivate their interest in music.
- Birisi müziğe olan ilgisini geliştirebilir.
One of them is lying.
- Onlardan birisi yalan söylüyor.
One of them will have to go.
- Onlardan birisi gitmek zorunda kalacak.
One of my favorite tunes was playing on the radio.
- En favori melodilerimden birisi radyoda çalıyordu.
There were two people in it, one of her girl students and a young man.
- Onun içinde iki kişi vardı, onun kız öğrencilerinden birisi ve genç bir adam.
Anyone can cultivate their interest in music.
- Birisi müziğe olan ilgisini geliştirebilir.
Tom isn't the kind of person who is intimidated by anyone or anything.
- Tom birisi ya da bir şey tarafından gözdağı verilen insan türü değildir.
Anybody can solve that problem.
- Birisi o problemi çözebilir.
Can anybody else answer?
- Başka birisi cevap verebilir mi?
Somebody has broken this dish.
- Biri bu tabağı kırdı.
Somebody had drowned her in the bathtub.
- Biri onu küvette boğmuştu.
Dustin Moskovitz is a Jewish entrepreneur. He is one of the co-founders of Facebook.
- Dustin Moskovitz, Yahudi bir girişimcidir. O, Facebook'un kurucularından biridir.
Manchester United is one of the most successful teams in both the Premier League and England.
- Manchester United, hem Premier League'de hem de İngiltere'de en başarılı takımlardan biridir.
I usually don't like sweet things, but I will try one of your cookies.
- Ben genellikle tatlı şeyleri sevmiyorum ama senin kurabiyelerinden birini deneyeceğim.
Would it be OK if I ate one of these cookies?
- Bu kurabiyelerden birini yiyebilir miyim?
You may choose any of them.
- Onlardan herhangi birini seçebilirsin.
Anyone could do that.
- Herhangi biri onu yapabilir.
The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century.
- Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir.
One of my dreams is to learn Icelandic.
- Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.
Anyone could do that.
- Herhangi biri onu yapabilir.
Well, yes, but I don't want anyone to know.
- Pekala, evet, fakat herhangi birinin bilmesini istemiyorum.
There's not a living soul around here.
- Buralarda yaşayan biri yok.
Does anyone have a soul?
- Herhangi biri bir ruha sahip midir?
When meeting a person for the first time, keep the conversation light.
- Biriyle ilk defa karşılaştığında,konuşmayı hafif sürdür.
Poland was one of the first countries to recognize the Republic of Turkey.
- Polonya, Türkiye Cumhuriyeti'ni tanıyan ilk ülkelerden biriydi.
You don't marry someone you can live with — you marry the person whom you cannot live without.
- Sen yaşayabileceğin herhangi biriyle evlenme - sen onsuz yaşayamayacağın kişiyle evlen.
Someone has ripped out the first three pages of this book.
- Biri bu kitabın ilk üç sayfasını yırtmış.
Tom parked in one of the empty spaces in front of the library.
- Tom kütüphanenin önündeki boş alanlardan birine parketti.
Tom lost the sight in one of his eyes in a traffic accident.
- Tom bir trafik kazasında gözlerinden birinde görme yeteneğini kaybetti.
His face reminded me of one of my friends in my senior high school days.
- Onun yüzü bana lise günlerimdeki arkadaşlarımdan birini hatırlatıyor.
One parsec is the distance at which one astronomical unit subtends an angle of one arcsecond.
- Bir parsek bir astronomik birimin bir arksaniyelik bir dereceye karşılık geldiği mesafedir.
There are many talented people in our city, but Tom isn't one of them.
- İlimizde birçok yetenekli insan var, ama Tom bunlardan biri değildir.
I know one of them but not the other.
- Birini tanıyorum da ötekini değil.