Tell it to somebody else.
- Bunu başka birine söyle.
A check is a method of paying money to somebody.
- Çek birine para ödeme yöntemidir.
Don't lend money to someone who can't have a morning erection.
- Sabah ereksiyonu olmayan birine ödünç para verme.
In the U.S., we say bless you to someone when they sneeze.
- Amerika Birleşik Devletlerinde, hapşırdıklarında birine çok yaşa deriz.
Tom parked in one of the empty spaces in front of the library.
- Tom kütüphanenin önündeki boş alanlardan birine parketti.
I gave them one thousand yen each.
- Onların her birine bin yen verdim.
Somebody has broken this dish.
- Biri bu tabağı kırdı.
Somebody had drowned her in the bathtub.
- Biri onu küvette boğmuştu.
The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century.
- Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir.
Manchester United is one of the most successful teams in both the Premier League and England.
- Manchester United, hem Premier League'de hem de İngiltere'de en başarılı takımlardan biridir.
She though I was game, and she was totally hitting on me.
I now give the floor to our Dean - Şimdi sözü Dekanımıza veriyorum.
Would it be OK if I ate one of these cookies?
- Bu kurabiyelerden birini yiyebilir miyim?
I'd like to try one of those cookies.
- Bu kurabiyelerden birini denemek istiyorum.
Anyone could do that.
- Herhangi biri onu yapabilir.
Anyone can cultivate their interest in music.
- Birisi müziğe olan ilgisini geliştirebilir.
Dustin Moskovitz is a Jewish entrepreneur. He is one of the co-founders of Facebook.
- Dustin Moskovitz, Yahudi bir girişimcidir. O, Facebook'un kurucularından biridir.
One of my dreams is to learn Icelandic.
- Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.
Anyone could do that.
- Herhangi biri onu yapabilir.
Never have I heard anyone say a thing like that.
- Herhangi birinin öyle bir şey söylediğini asla duymadım.
There's not a living soul around here.
- Buralarda yaşayan biri yok.
Death is one of two things. Either it is annihilation, and the dead have no consciousness of anything; or, as we are told, it is really a change: a migration of the soul from this place to another.
- Ölüm iki şeyden biridir.O ya ölümlülüktür, ve ölüler herhangi bir şeyin bilincinde değildir; ya da bize söylenildiği gibi, gerçekten bir değişikliktir: ruhun bu yerden ötekine göç etmesidir.
When meeting a person for the first time, keep the conversation light.
- Biriyle ilk defa karşılaştığında,konuşmayı hafif sürdür.
It turned out there was nobody who would be the first to talk about it. What do we do now?
- Onun hakkında konuşmak için birinci olmak isteyen kimse olmadığı ortaya çıktı.Şimdi ne yaparız?
Someone has ripped out the first three pages of this book.
- Biri bu kitabın ilk üç sayfasını yırtmış.
Don't challenge someone who has nothing to lose.
- Kaybedecek bir şeyi olmayan birine meydan okuma.
Susan will be ready to the party in one hour and will need someone to pick her up.
- Susan bir saat içinde parti için hazır olacak ve onu alması için birine ihtiyacı olacak.
Tom is sitting in one of the chairs.
- Tom koltuklardan birisinde oturuyor.
The solution of one may prove to be the solution of the other.
- Birinin çözümü, ötekinin çözümünü kanıtlayabilir.
His face reminded me of one of my friends in my senior high school days.
- Onun yüzü bana lise günlerimdeki arkadaşlarımdan birini hatırlatıyor.
I know one of them but not the other.
- Birini tanıyorum da ötekini değil.
There are nine planets travelling around the sun, the earth being one of them.
- Güneşin etrafında dönen dokuz gezegen vardır,Dünya onlardan biridir.