birine

listen to the pronunciation of birine
Турецкий язык - Английский Язык
to somebody

A check is a method of paying money to somebody. - Çek birine para ödeme yöntemidir.

Tell it to somebody else. - Bunu başka birine söyle.

to someone

Don't lend money to someone who can't have a morning erection. - Sabah ereksiyonu olmayan birine ödünç para verme.

In the U.S., we say bless you to someone when they sneeze. - Amerika Birleşik Devletlerinde, hapşırdıklarında birine çok yaşa deriz.

one

Tom broke one of the rules and was kicked out of school. - Tom kuralların birine uymadı ve okuldan atıldı.

They decided to adopt a child rather than having one of their own. - Kendi çocuklarından birine sahip olmak yerine bir çocuk evlat edinmeye karar verdiler.

biri
somebody

Somebody had drowned her in the bathtub. - Biri onu küvette boğmuştu.

We heard somebody shout. - Birinin bağırdığını duyduk.

biri
one

Dustin Moskovitz is a Jewish entrepreneur. He is one of the co-founders of Facebook. - Dustin Moskovitz, Yahudi bir girişimcidir. O, Facebook'un kurucularından biridir.

I know one of them but not the other. - Birini tanıyorum da ötekini değil.

birine asılmak
Hit on somebody

She though I was game, and she was totally hitting on me.

birine benzetmek
Take someone for
birine sormak
ask someone to
birine sözü vermek
give the floor to someone

I now give the floor to our Dean - Şimdi sözü Dekanımıza veriyorum.

birine bir görevi vermek
(Hukuk) entrust someone with a duty
birine bir şeyi inandırmak
assure smb. of smth
birine haklar ve yükümlülükler vermek
(Hukuk) grant someone rights and obligations
birine karşı birlik olmak
gang up on
birine karşı sorumlu olmak
be answerable to smb. for smb
birine sorumluluk yüklemek
lay a burden on
birine söz vermek
give someone one's word
birine yük yüklemek
lay a burden on
birine zor bir iş yüklemek
saddle someone with a task
bir suçu birine yüklemek
lay at someone's door
bir şeyi birine yüklemek
tag someone with
biri
{i} cookie

I usually don't like sweet things, but I will try one of your cookies. - Ben genellikle tatlı şeyleri sevmiyorum ama senin kurabiyelerinden birini deneyeceğim.

Would it be OK if I ate one of these cookies? - Bu kurabiyelerden birini yiyebilir miyim?

biri
any

Anyone could do that. - Herhangi biri onu yapabilir.

Is there anyone else wanting to eat? - Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?

(elbise) (birine) göre olmak
suit to
avantaj birine geçmek
gain the upper hand
biri
one of

Manchester United is one of the most successful teams in both the Premier League and England. - Manchester United, hem Premier League'de hem de İngiltere'de en başarılı takımlardan biridir.

Dustin Moskovitz is a Jewish entrepreneur. He is one of the co-founders of Facebook. - Dustin Moskovitz, Yahudi bir girişimcidir. O, Facebook'un kurucularından biridir.

biri
anyone

Never have I heard anyone say a thing like that. - Herhangi birinin öyle bir şey söylediğini asla duymadım.

Is there anyone else wanting to eat? - Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?

biri
soul

I don't have a soul, and neither does anyone else. - Benim bir ruhum yok ve başka birinin de yok.

There's not a living soul around here. - Buralarda yaşayan biri yok.

biri
first

Let's draw lots to decide who goes first. - Kimin birinci olduğuna karar vermek için kura çekelim.

It turned out there was nobody who would be the first to talk about it. What do we do now? - Onun hakkında konuşmak için birinci olmak isteyen kimse olmadığı ortaya çıktı.Şimdi ne yaparız?

fiziki olarak birine benzemek
take after
biri
someone

Someone has ripped out the first three pages of this book. - Biri bu kitabın ilk üç sayfasını yırtmış.

Someone told me that every cigarette you smoke takes seven minutes away from your life. - Birisi bana içtiğin her sigara ömründen yedi dakika alır dedi.

biri
in one

Tom is sitting in one of the chairs. - Tom koltuklardan birisinde oturuyor.

Tom lost the sight in one of his eyes in a traffic accident. - Tom bir trafik kazasında gözlerinden birinde görme yeteneğini kaybetti.

biri
of one

Here is a sample of the work of one of our workmen. - İşte bizim işçilerden birinin işinin bir örneği.

One parsec is the distance at which one astronomical unit subtends an angle of one arcsecond. - Bir parsek bir astronomik birimin bir arksaniyelik bir dereceye karşılık geldiği mesafedir.

sözü birine bırakmak
Leave the floor to
allah birine bir şeyi vermek
be endowed with
biri
one of them

One of them is a spy. - Onlardan biri bir casus.

There are many talented people in our city, but Tom isn't one of them. - İlimizde birçok yetenekli insan var, ama Tom bunlardan biri değildir.

biri
one (of them); somebody, someone
biri
one; cookie
biri
_un
her birine
apiece
suçu birine yüklemek
fasten the blame on someone
suçu birine yüklemek
shift the blame onto
varmak (birine)
marry someone
Английский Язык - Английский Язык

Определение birine в Английский Язык Английский Язык словарь

biri
{i} (in India) bidi, cheap cigarette made from cut tobacco rolled in leaf
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение birine в Турецкий язык Турецкий язык словарь

birine analık etmek
Analık görevini yapmak veya ana gibi yakınlık göstermek
birine malûm olmak
İçine doğmak
birine medyun olmak
Kendini borçlu hissetmek
birine meftun olmak
Tutulmak, gönül vermek, vurulmak
birine muhtaç etmek
Birini, ihtiyaç duyduğu bir şeyi başkasından sağlamak zorunda bırakmak
birine muziplik etmek
Bir kimseye şaka yollu sözler söylemek
birine oyun etmek
Kurnazlıkla birini aldatmak
birine yağcılık etmek
bakınız: Yağ çekmek
birine yük olmak
Kendisi için başkasına para harcatmak, masraf yaptırmak
birine yük olmak
Bir kimse, sıkıntılı bir işini başkasına yaptırmak
birine yıkıntı olmak
Birini çok zarara sokmak
birine zahmet olmak
Yapılan bir işten sıkıntı, yorgunluk duymak
bir yeri birine zindan etmek
yaşanmaz, huzursuz, rahatsız, zevk alınmaz bir duruma getirmek
bir şeyi birine haram etmek
O şeyden umulan yarar ve rahatı tattırmamak
biri
Yüklem durumunda olan bir isim takımının belirtileni olarak kullanıldığında, belirtenin hor görüldüğünü anlatır
biri
Bilinmeyen bir kimse: "İhtimal hırsız Eşref'in hayranlarından biriydi."- O. S. Orhon
biri
Bir tanesi: "Vagonun birine binip bölmelerden birine yerleşti."- M. Ş. Esendal
biri
Bir tanesi
biri
Bilinmeyen bir kimse
biri
Yüklem durumunda olan bir isim takımının belirtileni olarak kullanıldığında belirtenin hor görüldüğünü anlatır
Английский Язык - Турецкий язык

Определение birine в Английский Язык Турецкий язык словарь

birine güvenini kaybetmek
Lose trust on somebody
birine güvenini yitirmek
Lose trust on somebody
birine
Избранное