biriktir

listen to the pronunciation of biriktir
Турецкий язык - Английский Язык
accumulate

Tom accumulated a large fortune. - Tom büyük bir servet biriktirdi.

He accumulated his fortune by hard work. - Servetini çok çalışarak biriktirdi.

pile up

Tom usually lets dirty dishes pile up for a week, then he washes them. - Tom genellikle kirli tabakları bir hafta kadar biriktirir, sonra onları yıkar.

lay up
{f} hoarded
{f} accumulating
{f} treasure
gather up
{f} hoard

A miser hoards money not because he is prudent but because he is greedy. - Bir cimri tedbirli olduğu için değil fakat açgözlü olduğu için para biriktirir.

{f} deposit

When you put money in the bank, you deposit it. - Bankaya para yatırdığında, onu biriktirirsin.

collect

I didn't know you collected stamps. - Pulları biriktirdiğini bilmiyordum.

I can't collect my thoughts. - Düşündüklerimi biriktiremem.

garner
collect in
lay in
accumulated

He accumulated a large fortune. - O büyük bir servet biriktirdi.

By investing wisely, she accumulated a fortune. - O akıllıca yatırım yaparak, bir servet biriktirmiş.

layin
birik
accumulation
Курдский Язык - Турецкий язык

Определение biriktir в Курдский Язык Турецкий язык словарь

birik
inatçı
biriktir
Избранное