I'm going to do that sometime.
- Bunu birgün yapacağım.
Tom should do that sometime.
- Tom bunu birgün yapmalı.
Can you do it in one day?
- Onu bir günde yapabilir misin?
I'd like to go to France one day.
- Bir gün Fransa'ya gitmek istiyorum.
I couldn't say when exactly in my life it occurred to me that I would be a pilot someday.
- Bir gün pilot olma fikrinin hayatımda tam olarak ne zaman oluştuğunu söyleyemem.
I want to go to America someday.
- Bir gün Amerika'ya gitmek istiyorum.
I should go there sometime.
- Bir gün oraya gitmeliyim.
Her mother and her sister came to visit the young worker, and sometimes they spent a day with her.
- Annesi ve kız kardeşi genç işçiyi ziyaret etmek için geldi, ve bazen onunla birlikte bir gün geçirdiler.
The Princess and the Irishman recognised each other, and were married, and had a great wedding that lasted for a year and a day.
- Prenses ve İrlandalı birbirini tanıyordu ve evlilerdi ve bir yıl bir gün süren büyük bir düğün yapmışlardı.
This day started like any other ordinary day.
- Bu gün başka sıradan bir gün gibi başladı.