birdenbire

listen to the pronunciation of birdenbire
Турецкий язык - Английский Язык
suddenly

Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again. - Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.

If there existed a market for sentences, our grammatical speculations would suddenly make sense. - Cümleler için bir pazar olsaydı, dil bilgisi spekülasyonlarımız birdenbire anlam bulurdu.

abruptly
all of a sudden

All of a sudden, the lights went on. - Birdenbire ışıklar yandı.

All of a sudden, he spoke out. - Birdenbire, o konuştu.

hand
like a shot
impulsively
jerking
out of a clear sky
ejaculate
shot
at a moment's notice

The work can't be done at a moment's notice. - İş birdenbire yapılamaz.

sudden

Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again. - Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.

Dewey was suddenly a hero. - Dewey birdenbire bir kahraman oldu.

all at once

Mary's explanations enchanted me and desolated me all at once. - Mary'nin açıklamaları beni büyüledi ve birdenbire beni üzdü.

It didn't happen all at once. - Bu birdenbire olmadı.

out of clear sky
in a flash
suddenly ansızın, aniden
on a sudden
at once

All at once, I heard a shrill cry. - Birdenbire, tiz bir çığlık duydum.

Mary's explanations enchanted me and desolated me all at once. - Mary'nin açıklamaları beni büyüledi ve birdenbire beni üzdü.

once

All at once, I heard a shrill cry. - Birdenbire, tiz bir çığlık duydum.

Everything happened all at once. - Her şey birdenbire oldu.

ejaculatory
out of hand
instanter
at the drop of a hat
with a rush
short

After a short visit, he suddenly stood up and said he was leaving. - Kısa bir ziyaretten sonra birdenbire ayağa kalktı ve ayrıldığını söyledi.

slap
impulsive
plump
birdenbire oluveren
abrupt
birdenbire canı sıkılabilen
moody
birdenbire anlamak
strike
birdenbire açmak
spring
birdenbire açılmak
spring
birdenbire büyüyüp yayılma
mushroom growth
birdenbire değişen
whimsical
birdenbire değişen
mercurial
birdenbire durmak
break off
birdenbire durmak (makine)
die
birdenbire düşme
slump
birdenbire düşmek
slump
birdenbire düşmek
(Ticaret) collapse
birdenbire fark etmek
catch
birdenbire farketmek
catch sight of
birdenbire meydana gelme
outburst
birdenbire meydana gelmek
spring up
birdenbire ortaya çıkmak
(Dilbilim) bob up
birdenbire patlak vermek
(Dilbilim) break out
birdenbire yükselmek/artmak
skyrocket
birdenbire yükseltmek
skyrocket
birdenbire çekmek
twitch
birdenbire çekmek
jerk
birdenbire çıkmak
pop out
birdenbire çıkıp gitmek
take off
birdenbire gelişme
sudden development
birdenbire aklıma geldi ki
the thought struck me that
birdenbire ayağa sıçramak
start to one's feet
birdenbire ayağa sıçramak
start from
birdenbire durmak (bir yerde)
stop short at
birdenbire dönmek
wheel round
birdenbire dönmek
wheel around
birdenbire görünmek
crop up
birdenbire hatırlamak
(deyim) spring to mind
birdenbire inmek (kuş)
swoop down
birdenbire işi ilerletmek
zoom ahead
birdenbire kesilmiş
premorse
birdenbire koyvermek (yelkeni)
(Askeri) to let fly
birdenbire manşet olmak
(deyim) hit the headlines
birdenbire olma
suddenness
birdenbire saldırmak (fiilen)
round on
birdenbire saldırmak (sözle)
round on
birdenbire ticareti ilerletmek
zoom ahead
birdenbire vurulmak (birisine)
be smitten with
birdenbire çıkarmak
whip out
birdenbire üstüne saldırmak
fly at
atın birdenbire durması
prop
Турецкий язык - Турецкий язык
Ansızın, hemencecik, beklenmedik bir sırada
Ansızın, hemencecik, beklenmedik bir sırada: "Birdenbire bulunduğumuz odanın kapısı açılıverdi."- S. F. Abasıyanık
yekin yekin
(Hukuk) ALELFEVR
(Osmanlı Dönemi) FEC'ET
birdenbire
Избранное