birbirleriyle

listen to the pronunciation of birbirleriyle
Турецкий язык - Английский Язык
with each other

Tom and Mary aren't getting along very well with each other nowadays. - Tom ve Mary bugünlerde birbirleriyle çok iyi geçinemiyorlar.

They shook hands with each other. - Birbirleriyle tokalaştılar.

birbirleriyle yarışan
(İnşaat) competitive
birbiri
one another

Alan Tate and I looked at one another for a while. - Alan Tate ve ben bir süre birbirimize baktık.

It is our duty to help one another. - Birbirimize yardım etmek bizim görevimizdir.

birbiri
each other

My little sister and I used to play tag a lot. We would chase each other, and the one chasing would try to tag the one being chased and yell: You're it! - Küçük kız kardeşim ve ben çok fazla kovalamaca oynardık. Birbirimizi kovalardık ve kovalayan kişi kovalanana dokunmaya çalışır ve ona Sen ebesin! diye seslenirdi.

We don't know each other. - Biz birbirimizi tanımıyoruz.

birbiri
each other, one another
birbiri
{f} interconnected

Everything is interconnected. - Her şey birbirine bağlıdır.

Tatoeba is really multilingual. All the languages are interconnected. - Tatoeba gerçekten çok dilli. Bütün diller birbirine bağlıdır.

Турецкий язык - Турецкий язык

Определение birbirleriyle в Турецкий язык Турецкий язык словарь

BiRBiRi
Biri diğerinin yanı sıra
BiRBiRi
Karşılıklı olarak biri ötekini, öteki de onu: "O zaman on dört paşa, büyük, hudutsuz bir hayret içinde İzzet Paşa'nın, sonra da birbirlerinin yüzüne baktılar."- N. S. Örik
birbiri
Karşılıklı olarak biri ötekini, öteki de onu
birbirleriyle
Избранное