They helped one another to make the school festival a success.
- Okul festivalini başarılı yapmak için birbirlerine yardımcı oldular.
Friends should help one another.
- Arkadaş birbirlerine yardımcı olmalıdır.
Rainy days seemed to follow one another all summer.
We should try to understand one another.
- Biz birbirimizi anlamaya çalışmalıyız.
Alan Tate and I looked at one another for a while.
- Alan Tate ve ben bir süre birbirimize baktık.
We don't know each other.
- Biz birbirimizi tanımıyoruz.
My little sister and I used to play tag a lot. We would chase each other, and the one chasing would try to tag the one being chased and yell: You're it!
- Küçük kız kardeşim ve ben çok fazla kovalamaca oynardık. Birbirimizi kovalardık ve kovalayan kişi kovalanana dokunmaya çalışır ve ona Sen ebesin! diye seslenirdi.
Everything is interconnected.
- Her şey birbirine bağlıdır.
Tatoeba is really multilingual. All the languages are interconnected.
- Tatoeba gerçekten çok dilli. Bütün diller birbirine bağlıdır.