These two lines cut across each other at right angles.
- Bu iki çizgi birbirini dik açıyla kesmektedir.
They don't know each other very well.
- Onlar birbirini çok iyi tanımıyorlar.
Love and friendship are mutually exclusive.
- Aşk ve arkadaşlık birbirini dışlar.
Find mutual interests, and you will get along with each other.
- Karşılıklı çıkarlar bulursanız, birbirinizle anlaşırsınız.
Find mutual interests, and you will get along with each other.
- Karşılıklı çıkarlar bulursanız, birbirinizle anlaşırsınız.
All you can do is trust one another.
- Tüm yapabileceğiniz birbirinize güvenmektir.
Men exist for the sake of one another.
- İnsanlar birbirinin uğruna var olurlar.
This fantasy book is a succession of really flashy magical spells and that makes it boring instead.
- Bu fantezi kitap gösterişli çok güzel büyülerin bir birbirini izlemesidir ve onun yerine bu onu sıkıcı yapar.
Let's try to understand one another.
- Birbirimizi anlamaya çalışalım.
Alan Tate and I looked at one another for a while.
- Alan Tate ve ben bir süre birbirimize baktık.
My little sister and I used to play tag a lot. We would chase each other, and the one chasing would try to tag the one being chased and yell: You're it!
- Küçük kız kardeşim ve ben çok fazla kovalamaca oynardık. Birbirimizi kovalardık ve kovalayan kişi kovalanana dokunmaya çalışır ve ona Sen ebesin! diye seslenirdi.
We don't know each other.
- Biz birbirimizi tanımıyoruz.
Everything is interconnected.
- Her şey birbirine bağlıdır.
Tatoeba is really multilingual. All the languages are interconnected.
- Tatoeba gerçekten çok dilli. Bütün diller birbirine bağlıdır.