Tom couldn't go anywhere without his dog.
- Tom köpeği olmadan bir yere gidemedi.
His daughter is eager to go with him anywhere.
- Kızı onunla birlikte herhangi bir yere gitmeye isteklidir.
I put my lighter down somewhere and now I can't find it.
- Ben çakmağı burada bir yere koydum ve şimdi onu bulamıyorum.
Are you going somewhere?
- Bir yere gidiyor musun?
Tom has some money stashed away.
- Tom'un güvenli bir yere gizlenmiş biraz parası var.
Why did you put the chicken in such a difficult place to get when you knew that I wanted to use it right away?
- Bir an önce onu kullanmak istediğimi bildiğin halde niçin tavuğu böyle alması zor bir yere koydun?
Are you going anywhere?
- Bir yere gidiyor musun?
Do you feel at home anywhere?
- Herhangi bir yerde evinizdeymiş gibi hisseder misiniz?
I remember seeing you all somewhere.
- Hepinizi bir yerde gördüğümü hatırlıyorum.
I saw her somewhere two years ago.
- Onu ben iki yıl önce bir yerde gördüm.
We have to go somewhere else.
- Başka bir yere gitmemiz gerekiyor.
Tom can't afford to eat at that kind of restaurant so let's go somewhere else.
- Tom o tür bir restoranda yemek yemeği göze alamaz bu yüzden başka bir yere gidelim.
Tom has got nowhere to go.
- Tom'un gidecek bir yeri yok.
We're getting nowhere with these problems.
- Bu sorunlarla bir yere varamıyoruz.